dudak bükemediğin sözleri çiçek çiçek buketle, hiç bir kadının "sana ne" diyemeyeceği bir şeylere sok burnunu, yetmezmiş gibi gülümse, dağa çık burası benim de, içinden geçemediğin duvarlara fırça atar gibi "sevdim çünkü hayat güzeldi" de. bir paletin olsun boya gitsin, renk ver acıya.
biliyorum sende sokakta gezerken kendini çıplak hissediyorsun, o kadar kimse bakmıyor ki etine kemiğine kadar soyunmuşsun. sanki şezlongta doğmuşsun gibi esmermiş ruhun, güneşte kavrulmuşta ince kabuk bağlamış tenini, tırnaklarınla soyarken acayip zevk alıyorsun. o kadar kimse duymaz ki şarkını bağır çağır gümbürdüyorsun, avazın çıktığı kadar öfkeyle koşuyorsun oturduğun yerden, ayağın nakaratlarına takılıyor düşüyorsun dünyanın bir ucundan, kendi yörüngende 4 mevsim üçyüzaltmışbeşgünelliikihafta yuvarlanıyorsun. güneş çatırdıyor, sen krem sürüyorsun. yaz yakıyor, sen kutuplardan bahsediyorsun. dünyaya bakıyorsun, insanlar her köşede avuç açmış biraz ilgi, biraz beğeni dileniyor. sen merhametlisin, imanlısın bir like kaç sadaka eder içiden geçmiyor değil ama rezillik bu, başını okşadığın, sırtını sıvazladığın soytarılaşıyor. bunuda bir taşa anlatıp suda sektiriyorsun alemi. zaman kötü değil, su bulanık, kara desen bataklık, geriye bir tek gökyüzü kalıyor. dişini sıksan kanatlanacaksın, omuzlarında dünyalar dönüyorken, rüzgar bileklerinden tutup seni berrak bir bulutun üstüne fırlatacak. yeni bir şarkı söyleyeceksin. senden başka kimse duymayacak.