1. tamamen karakter meselesi olduğuna kanaat getirdiğim, içten gelenlerle gelişen bir olgu. etrafta şekillenen dünyadan -büyük oranda- bağımsız bir duygu durumu. mutlu olmak tercih edilemez, başarılamaz, "şunu elde ettim ve bingo! artık mutluyum" denilemez.

    hayatta inişler-çıkışlar, iyi günler-kötü günler var, herkes için. bütün bunlardan bağımsız ve çok az değişen bir ruh haline sahibim. ben mutluyum, ne olursa olsun mutluyum ve bu durum -kendimin ya da sevdiklerimin canının derdine düşmezsem, bana özel sürekli bir eziyet ortamı/agoni hali ortaya çıkmazsa- değiştirilemez. çok kötü, dağ olsa dayanmaz diyeceğim tek bir şey yaşadım, onunla baş etmeye çalışırken bile geri planda mutluluk duygu durumu sürüyordu resmen. parasız kaldım, en yakın arkadaşım iletişimi kesti, sevgili aldattı vs, herkesin karşılaştığı bireysel dertler işte, üzülürken, vahlanırken bile "hayat ne güzel lan" müziği kesilmedi hiç. bu karakter meselesi değilse nedir ki? benden güzel/zeki/zengin/başarılı insanlar tanıyorum; yok, mutsuzlar. onlara baktıkça meselenin kafanın içinde başlayıp bittiğine inancım güçleniyor.

    bu durumun ini tam olarak bilmesem de düşüne düşüne ını buldum: önemsememekten kaynaklanıyor benim mutluluğum. gerçekten. ne kendimi çok büyütüyorum gözümde, ne de başkalarını. sevdiğim, güvendiğim birinden darbe gelince "bunu bana nasıl yapar?" arabeskine gark olamıyorum haliyle. yani yapar neden yapmasın ki, hayat işte. iki vah vahlanıp rutine dönüyorum, her şey rayına oturuyor bir süre sonra. oturmayacak da ne olacak zaten. gerçekten en fazla ne olabilir?

    öte yandan, bunu ben seçmedim. bir gün yataktan kalkıp "karar verdim, artık kendim dahil kimseyi siklemiyorum" demedim. hatırlıyorum, beş yaşındayken de aynıydım. istediğim bir şey olmadığında "amaaan ne ağlayacağım şimdi buna" deyip istediğim başka bir şey bulur onu yapardım. hâlâ bütün sülale "istenc de ne neşeli, uyumlu çocuktu" diye anlatıyor. sıfır mızmızlıktı çünkü. çok hareketliydim, yıkıp dökmem, sürekli bir koşturmam vardı; ama istediğim olmadı mı ağlama tutturma yoktu. her şey diyemem; ama çok şey anladığım kadarıyla. doğuştan gelen bir iplemezlik, rahatlık var bende.

    sürekli mutlu olmam şans eseri mi, benim başardığım bir şey mi, devraldığım genetik mirasla mı ilgili, ailem mi çok iyi iş çıkardı, neyin nesidir gerçekten tam bilmiyorum; en büyük pay beyin kimyamındır diye düşünüyorum, ikinci sırada dengeli sağlıklı bir aile ortamında büyümüş olmam etkilidir sanıyorum, şans ve benim çabalarımın da biraz katkısı vardır illaki. sonuç olarak mutluyum ve bu durum değişmiyor diye oturup üzülecek değilim de, arada "neden böyle" diye merak ediyorum işte.

    neyse çok uzattım.

    ben vaktiyle okurken denk gelmiştim; ama yazmadan önce google'a danışınca gördüm ki, 'a aitmiş bu söz: .
    #230042 istenc | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    6duygu