çok basit bir örnekle bile açıklayabilirim öğretmenliğin ne demek olduğunu; bugün onların günü ama ben hala irtibatımı koparmadığım hiçbir öğretmenimi aramayacağım, yalnızca mesaj atmayı planlıyorum. çünkü kimini bir abi, kimini de bir abla olarak gördüğüm için, zaten sık sık konuşup dertleştiğim için ailemden pek de bir farkları yok kendilerinin. işte öğretmenlik budur, küçük bir öğrencinin kendi kanından olmayan bir ailesi olmaktır öğretmenlik. onun için hep şöyle derler ya ''hayatta 3 kişinin elini öpeceksin. 1) annenin 2) babanın 3) öğretmeninin''
ama bir tanesi vardır ki harbiden ablam gibidir, dostumdur. kendisini tanıdığımda yanılmıyorsam henüz 12-13 yaşımda falandım. ortaokul zamanlarım yani. aradan aylar geçti tabi, hocam beni severdi sağolsun. doğum günüm geldi çattı; hocam elinde bir tane antep fıstıklı çikolatayla koridorda yanıma geldi ''doğum günün kutlu olsun laz ziya'' dedi. düşünsenize küçücük bir çocuksunuz, bir öğretmen size öyle değer veriyor ki doğum gününüzü dahi biliyor ve bir çikolatayla sizi günün en mutlu çocuğu yapıyor. işte size aileden biri!
öğrencilerini evladı gibi seven, onlara bir kelime dahi olsa öğretmek için yanıp tutuşan tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyor, küçük büyük fark etmeksizin hepsinin ellerinden öpüyorum.