Ben bu girdiyi mutluluktan ziyade "küçük olduğu düşünülen olaylardan mutlu olmak" fenomeni hakkında yazdım. bu küçük olaylardan mutlu olma konusunu düşündüm ve bir karara vardım.
aslında küçük dediğimiz şeyler hiç de küçük değil ki. bu biraz insanlığın sürekli arayış içinde olmasından kaynaklanıyor. çok olan şeyin değersiz veya "küçük" olduğu algısından. mesela bunu örnekleyecek olursak şöyle örnek verebiliriz:
hepimize kızıldeniz'in ikiye yarılması bir mucizedir dendi, bilirsiniz. musa yarmıştır falan dediler. oysaki bir babanın kızına sarılışı mesela. bundan daha mucizevi değil denizin ikiye yarılışı anlarsınız ya.
Mesela sıcak bir yaz gününde su verdiğiniz sokak köpeğinin size bakışındaki saflığın güzelliğinin ve onun verdiği mutluluğun yanında ayı ikiye bölmek gibi bir "mucize" ne kadar mutlu edebilir?
biz küçük diyoruz ama "küçük" mutluluklar dediğimiz şeyler yaşamın ta kendisi. biz sadece onlara karşı körleşiyoruz ve onları önemsiz görüyoruz. neden mi? çünkü herkeste var. herkeste varsa mutluluk sebebi olamaz ki(!). bunu bazı insanlar yanlış anlayabiliyor ama. bu durumun insanları koyunlaştırdığını ve elindekiyle yetindirip büyük dilimi "büyük" adamların almasını sağladığını söylüyorlar ama "küçük" sebeplerle mutlu olmak ile haksızlığa susmak ve böcek gibi yaşamaya razı gelmek çok farklı şeyler bence. mesela bir mucize gibi sarıldığınız kızınız için daha iyi bir dünya bırakmaya çalışmak bence "küçük" şeylerle mutlu olmaktır. "küçük" şeylerle mutlu olmak sadece yaşama güzel bir pencereden bakmaktır. Umut taşıyan bir pencereden.
tanım: insanın endorfin hormonu salgılaması ile ortaya çıkan ve onu enerjik hissettiren kimyasal tepkimeye verdiği isim.