oldum olsası halk gibi geniş tanımlar üzerinden yapılan genellemelerden haz etmedim. halk kim?? godoman iş adamları mı? beyaz yakalı mürekkep yalamış kesim mi? asgari ücretli yığınlar mı? yoksa işsiz yedek iş gücü olan gelirsiz yığınlar mı?
bakın bu ülkede kitap okunmamasının suçlusu aslında ülkenin en aydın geçinen güya mürekkep yalamış kesimi ile ülkenin burjuvazisinden başkası değildir!
haftanın neredeyse 7 günü günde 12 saate varan mesailerden sonra işçi sınıfının hangi kitabı, nerede ve nasıl okumasını bekliyorsunuz? ya da işsiz yığınların hangi kitabı, nereden ve nasıl alabilmesini bekliyorsunuz? kütüphane falan demeyin zira öyle her kentte bir kütüphane maalesef yok; olsa bile işsizlik altında o kütüphaneye gidecek yol parası bile başlı başına mesele...
ama; burada büyük bir ama var! ülkein gelir durumu nispeten daha iyi ve kitap okuma vizyonu sahibi olmasını beklediğimiz beyaz yakalı kesimin durumu içler acısı...
bizim ülkemizin sorunu özür dilerim ama nitelikli bir burjuvaziye bile sahip olamamamız! tipik bir petrol zengini rus bile sanatçı himaye edip sergiler vs. organize ederken bunu yapmak bile zül geliyor bizim burjuvaziye! öyle iki bankanın yayınevi açmasından; senede bir caz günleri organize etmekten ibaret değildir burjuvazinin topluma karşı entellektüel sorumluluğu... hoş adama sorarlar sen hangi zorunluluğu yaptırabildin bugüne kadar burjuvaziye bu ülkede diye! o da ayrı bir trajedi...
bir ülkenin burjuvazisi entellektüelliği ufo görmüş anadolu insanı gibi gördüğü yerde taşlarken; beyaz yakalı kesim sanat ve entellektüel hayata para ayırmak yerine ısırılmış elma logolu telefon taksidine ve yeşil ablalı karton kahve bardaklarına para bayıyorken olayı "halk" diyerek gariban tayfayı boş yere zan altında bırakmayın...
tanım: tüm bu sebepler ışığında değerlendirilmesi gereken nedenlerdir.