Ölmeden önce bir lafı vardı ya hani; "birisi de çıkıp demiyor ki iyi ki varsın eren." diye. Ne yazılabilir, ne hissedilebilir ki bu hissiyatın üzerine ?
Doğduğun topraklarda yeşilin, ağaçların, doğanın tadını çıkarabilecek; Şarkılarda da denildiği üzere çatlayan tomurcuğu görebilecek; Gül benizli sevgilinin titreyen göğüslerini öpebilecek; İnsanları, çocukları, hayvanları öldürmeyecek; Çocukluğunu, gençliğini kaygısızca yaşayabilecek bir dünya / ülke için bir şey yapmadık, yapamadık.
Bilsem ki, inansam ki buraları okuyabiliyorsun, görebiliyorsun, duyabiliyorsun; inan sonsuza kadar "iyi ki varsın, vardın eren" derim, yazarım, çizerim ama bilirim ki artık yoksun, topraksın, belki de artık bir çiçeksin; bilemiyorum kardeş'im.
Ama toprağına laf gelmesin, kalbin kırılmasın; "iyi ki varsın oğlum, iyi ki varsın kardeş'im." ama esas demek istediğim ne biliyor musun?
"Özür dileriz Eren."
telafisi olmayan bir özür, sadece bir özür.. Şayet okuyorsan diyeceksin ki "ağabey, madem gittim, madem yokum, özrün ne faydası var?".
O da bizim ayıbımız, toplumsal mastürbasyonumuz işte oğlum.
Umarım yanılıyorumdur, umarım tanrı vardır, umarım cennet / cehennem vardır ve cennettesindir ve buraları okuyabiliyorsundur; şayet öyleyse tüm inançsızlığımın bedelini ödemeye hazırım.
Özrümüzü kabul et..
Çocukların öldürülmediği bir dünyada yaşamak dileğiyle.