bir amaç haline gelmiş duygu. her gün, her yerde, her saatte ona ulaşmak adına yapılanlara tanık oluyorum, oluyorsunuz.
kimisi çocuğunun karnını doyurunca mutlu oluyor, kimisi yeni bir eşya alınca, kimisi sevdiğine kavuşunca, kimisi aldatınca. kimisi doğada buluyor, kimisi lüks yatlarda, kimisi sosyal medya hesaplarında tık alınca. ama hep bir çaba, hep bir hareket.
hareket de kötü değil çaba da. ama bu his, bu hissi yaşama arzusunun kudreti bir yozlaşı zincirinin ilk halkası. bağımlılık.
bu hissin neler yaptırdığına sizin de defalarca tanık olduğunuzu biliyorum. başkalarının mutsuzluğundan beslenen mutluluklar, başkalarının hayatlarından çalarak, eziyetle elde edilen mutluluklar. haksızlığın, onursuzluğun, türlü ahlaksızlığın getirdiği mutluluklar. bu duygu insanlığın laneti.
siz ne derseniz deyin. ama yaşamın yegane amacı, ana ihtiyacı haline gelmiş olması; tüm bunlara rağmen ulaşılması en zor duygulardan biri haline ge(tiri)lmiş olması bir rastlantı değil tabi ki de. insan küçük şeylerden de mutlu olur ya da olabilmeli derseniz, kimse size karşı çıkmaz. ama insanların doyumsuzluğunu bunlarla yıkamazsınız. amaç haline gelişi de doyumsuzluğun eseri.
mutluluk, diğer bütün duygularınızı ateşleyebilir ya da söndürebilir. bu duygunun esiri haline geldiğiniz anda algılarınızın yönetimini ona teslim etmiş olursunuz. dolaylı olarak size mutluluk vaad eden başkalarına. inatla realiteden kaçmanıza da sebep olur, çünkü bakarsanız istemediğiniz şeyler görürsünüz. belki sırf vicdanınız rahat olsun diye iki twit atar, sonra unutup mutluluğa ulaşmak için boşa kulaç atmaya devam edersiniz.
gerçekten de etkili bir uyku ilacı.