1. numaralı ilk girdiyi de ben oluşturmuştum. Bu da başlığın ikinci girdisi olsun.

    -- spoiler --


    İşin açığı böyle bir değerin sadece iki girdiyle anılıyor olması beni üzüyor.


    -- spoiler --


    Babam o sıralar Mersin'de görev yapıyor. Sık sık dağ, bayır dolaşıyoruz. Birkaç aile arabalara doluşuyor, o yayla senin bu yayla benim geziyoruz. Sürekli piknikler, şenlikler... Arkası pek kesilmiyordu o yıllarda.
    Sene kaç, hatırlamıyorum ama çocuğum. Muhtemelen 96-97 yılları. Aynı apartmanda oturduğumuz birkaç aile var. Eskiden insan oturduğu binadaki komşularını tanıyordu, şimdiki gibi değil. Hep birlikte 'a bağlı 'na gittik. O günü iyi hatırlıyorum. Tabii ki büyüdükten sonra çok konuşuldu bu tarz günler, geçmişi yad etmek adına. Pekiştirmiş oldum ben de.

    Babam ''duble duble rakı içer, dili dolaşmadan türküsünü ustalıkla söylerdi'' demişti. Yine o günlerden biri, biz çocuklar oyun derdindeyiz. Bir o tarafa, bir bu tarafa koşturuyoruz. Ama uzaklaşmıyoruz da. Ufaktan ufaktan bağlama ve türkü sesleri geliyor. Babalarımız, annelerimiz masaların etrafına dizilmiş, rakılar doldurulmuş, buz gibi karpuzlar kesilmiş, etler, türlü türlü mezeler hazırlanmış; Musa Eroğlu'nu canlı dinliyorlar. Biraz yaşım olsa, aklım erseydi masanın bir kenarına kıvrılır, hayranlıkla izler ve dinlerdim.

    Varsa türkü severler aranızda, şunu da bırakayım buraya. istemem ayrılmak senden sultanım

    -- spoiler --


    Kendisiyle alakalı bir anım daha var. Belki ileride anlatırım. Anıyla alakalı eski albümlerin arasında bizim evde çekilmiş fotoğraflar olacak. Yine aynı, rakı masası kurulmuş hem içiyor, hem de söylüyorlar. Evin diğer odalarından birinde ise eş zamanlı olarak operasyon yapılıyor. Operasyon yapılan kişi de benim. Bu kadar spoiler yeter :)


    -- spoiler --

    #183772 proct | 5 yıl önce
    0müzisyen