siyahi bir adamın polis tarafından öldürülmesi üzerine yine yangın yerine dönen ülke. birçok şehirde protestolar düzenleniyor, polislerle halk arasında çatışmalar oluyor.
25 mayıs günü minneapolis şehrinde bir sahtecilik ihbarına giden polis, şüphelinin eşkâline uyan george floyd adlı vatandaşı arabasında buluyorlar. 46 yaşındaki floyd'u arabasından indirdikten sonra aralarındaki sözlü tartışma alevleniyor ve polislerden biri floyd'u kelepçeleyip yere yatırdıktan sonra, "zapt etmek için" dizini boynuna bastırıyor. polislerin üstündeki kameralardan, yaklaşık 10 dakika sonra, floyd'un "i can't breathe, please" "nefes alamıyorum, lütfen" diye yalvardığı duyuluyor. birkaç dakika sonra da sessizleşiyor ve hareket etmesi duruyor. ambulans gelip hastaneye götürüyor ama kısa bir süre sonra öldüğü açıklanıyor. şuradaki haberde videoyu izleyebilirsiniz yüreğiniz el verirse.
bunun üzerine floyd'un boynuna basan polis memuru ve üç kişi daha işten çıkartılıyor ama halkın öfkesi dinmiyor. memurların çalıştığı karakol önünde toplanan kalabalık hızla büyüyor. haber duyuldukça, şehir çapında protestolar, yağmalar başlıyor. protestolar ülkenin diğer şehirlerine de sıçrıyor. insanlar ellerinde "i can't breathe" pankartlarıyla sokağa dökülüyor. dükkanlar, araçlar yakılmaya başlıyor. emniyet, söz konusu karakolu boşaltmak zorunda kalıyor. hatta dün geceki olaylarda karakolun ateşe verildiği bildirildi.
yaşanan olaylar üzerine trump twitter'dan çatıyor. protestocuları haydut * olarak nitelendirip, aşırı solcu dediği belediye başkanını, ayağını denk alması için uyarıp, ulusal muhafızları yollamakla tehdit ediyor. twitter da şiddeti yücelttiği gerekçesiyle, turuncu reisi sansürlüyor.