1. çocukken köpekten korkardım, hani ödüm patlamazdı ama yolda karşılaşsam selam vermeden karşı şerite geçerdim.

    hep ufak kasabalarda yaşadık. süt almak için ineğin yanına gidilecek kadar küçük kasabalar. yani ineğin yanı derken inek sahibi olan bir komşunun yanına. bizzat ineğin yanında kovayı dolduruldu komşu teyze. çok dağıtmadan devam edeyim.

    soğuk bir kış günü aldım elime bidonu süt almaya gidiyorum köpek sürüsü ile karşılaştım.

    küçük kasaba olunca yollar dar, karşıdan karşıya geçmek de anlamlı değil, sürü halinde de gelince durdum. tatsızlık çıktı ortam gerildi falan, aklımda bir sürü efsane var 'kaçınca ısırıyormuş, yere çökünce ısırmıyormuş, taş atar gibi yapınca kaçıyormuş vs'

    taş atma kısmı yemedi. bacaklar titriyor koşacak hal yok. çöktüm.

    çöktüm ama bir lokmacık bir şeyim, çökünce köpekden daha kısa kaldım. öyle tepemde liderleri hırladı, salyalarını akıttı, dişlerini gösterdi. yorulunca nöbeti başkasına devretti falan iyice etrafımı çevirdiler.

    derken havlama seslerine başka bir komşu amca geldi, köpekçede ne demekte 'höööyytt siyeee ' gibi bir şey söyleyip taş attı kovaladı köpekleri.

    o gün ne olduysa köpek korkum geçti. şimdi 'sen ne güzel bir şeysin' deyip üstlerine gidiyorum, başlarını okşuyorum. sevildiklerini hissediyor olmalılar artık tanımadığım (ve tanımadığım) mahallelerde bile köpekler gelip toplaşıyorlar hürmet ediyorlar. başlarını okşuyorum seviyorum ayağımın üzerine yatıyorlar.

    acaba diyorum çocukken beni köşeye kıstıran köpek radyoaktifmiydi, ısırmadı ama çaktırmadan yaladı mı, şimdi ben köpekleri çeken süper kahraman mı oldum diye kafamda deli sorular ile köpeklerden ayrılıp yoluma devam ediyorum.
    #18108 Keltox | 8 yıl önce
    0duygu