Kızgın adamdır Schopenhauer. Sadece temel eserlerini okuduğum için bilmişlik yapmak istemem lakin en azından düşüncelerini herhangi bir gaye gütmeden söyleyebilen, samimi ve çok ama çok önemli bir kişiliktir. Ama ilk başta da dediğim gibi, hayatı kendi penceresinden çok sert yorumlar.
Felsefe ve düşünce tarihinde birçok insanın görüşlerinin, düşüncelerinin kaynağını, bilinçaltı dedikleri kavramın oluşturduğu baz alınır. Freud ile birlikte akademik olarak referans kaynağı oluşturacak şekilde incelenmiş; özellikle Dostoyevski ile baba katilliği ilişkisini Karamazov kardeşler üzerinden yorumlamıştır. Schopenhauer'in kadınlarla ilgili düşünsel söylemlerinin temelinde ise annesi ile ilgili pek nazik olmayan geçmişinin yattığı kabul görülür genellikle. Dolayısıyla objektif ve nesnel bir yorum getirme beklenmemeli diye düşünen ciddi bir kesim vardır. Ayrıca cinsel aşkın metafiziğinde, birçoğumuzun bildiği fakat kabullenmekte güçlük çektiği noktalara da teması söz konusudur.
Sonuç olarak; bir değerlendirme yaparken, değerlendirmeye konu olan kişinin kişisel tarihini bilmek, empati yapmak gerekir. Haklıdır, üslubu doğrudur, yanlıştır diye bir sonuç beyan etmek benim haddime değil ama zıt görüşte ve aynı temel üzerinde fakat erkek cinsi için de oldukça sert yorumlamalar mevcuttur. Nitekim engels, ailenin kökeni isimli eserinde insanlık tarihinin ciddi bir bölümüne kadın egemen/ anaerkil toplumların ağırlığını göstermiştir bizlere.
Fakat schopenhauer'i illa eleştirmek gerekirse ben de kendi perspektifimden bir eleştiri getirmek isterim. Şöyle ki, bana göre dünyanın en saçma akımı olan "feminizm" adı altında sözde bir toplumsal düşün sistemine yol vermesidir.