1. ligin ocak tatilinden önceki sivas deplasmanından sonra garip işlere imza atmış, ligte kalmak için her sezon başı konuşulan 40 puanı toplamaya çok yaklaşmış ama hem futbolcu topluluğu hem de antrenör profesyonelliği konularda her zamanki kanayan yarası olan "nasıl olsa ligte kaldık" rehavetine toptan gömülmüş izmir'in gururu.

    sivas deplasmanındaki iyi ama yetmeyen oyun 1-0'lık mağlubiyeti getirmişti. ligin devre arasına da 23 puanla girmiştik. son yazdığım girdide yaptığım eleştirileri kulüp içinden gören, duyan ya da hisseden yok belli ki. transfer döneminde norveç elit ligi'nde (norveç eliteserien) iyi performans sergileyen, takım kaptanı, sağ-sol açık oynayabilen 'i 400 bin euro bonservis bedeliyle transfer ettik. böylece kanatlarda yer yer verim alamadığımız ve 'ı yedeklemiş olduk. 'un bal yapmayan arı olsa da tek verimli forvet olmasını da, danimarka süper ligi'nin iddialı takımı 'nin polonyalı golcüsü 'i 1 milyon euro bonservis bedeliyle transfer ederek değiştirdik. bu bonservis bedellerinin göztepe tarihinin en yüksek fiyatları olduğunu unutmamak lazım. wilczek'in son 3 sezon gol ortalamasının 20 olduğunu, tripic'in moldova serüveni hariç her sezon 20-25 maç arası düzenli olarak oynadığını da akılda tutmak gerek. transfer dönemi biterken "ilk kez içimize sinen oyuncular takıma katıldı, ilk kez ihtiyacımız olan mevkilere nokta atışı transferler yapıldı" dediğimi hatırlıyorum.

    transfer dönemi sonrası antalyaspor ile hem ligte hem de kupada (2 kere) karşılaştık. özellikle ligteki 3-0'lık galibiyet hem futbolcu grubunu hem de teknik ekibi havaya soktuğu için kupadan elenmek taraftarları çok üzmemiştir. ama kupada devam ediyor olsaydık, avrupa hayallerini sadece lige bağlı tutmak zorunda da kalmayacaktık. bunu da sadece taraftarın düşündüğünden eminim. 'nin açılışında beşiktaş'ı oldukça iyi bir oyunla yendik. ardından denizli deplasmanındaki moral bozucu ve rakibe mahkum oyunla gelen beraberlik, iç sahadaki rize maçının hava şartlarından ötürü rizespor kafilesinin izmir'e uçak bulamaması(!) nedeniyle oynanamamasıyla oluşan 12 günlük ara, konya deplasmanındaki -goller hariç- tutuk oyunun bütün takıma yayılmasına rağmen alınan galibiyet, uzun bir aranın ardından 2. iç saha maçında gazişehir'le oynanan maçtaki berbat oyuna rağmen alınan beraberlik ve son olarak dün kayseri deplasmanındaki utanç veren oyunla gelen mağlubiyetle birlikte, puan tablosunda "etliye sütlüye bulaşmayan" bir hal aldık. ne avrupa kupalarına katılmak için savaşıyoruz ne de ligten düşme korkumuz var. sahada oynanan ve yer yer taraftarı utandıran futbola ise, benim gibi bütün renkdaşlarım üzülüyor.

    'un bu takım için yeterli olmadığını, göztepe'nin artık stajyer hocalara değil, rüştünü ispatlamış, oyun içi müdahaleleri yerinde ve doğru, saha dışında oyuncu grubuyla kankacılık oynamayacak, disiplinli, takım planlamasında esnek ve alternatifli olabilecek hocalara ihtiyacı olduğunu 2 yıldır söylüyorum. ilhan palut'tan önceki stajyer hocalar bahsettiğim konularda o kadar kötüydü ki, palut'un hatay'da oynattığı oyunla ilgili yapılan "ucuz guardiola" esprilerini bile ciddiye alır hale gelmiştik. ancak kısa süre sonra kazın ayağının öyle olmadığını görenler de oldu. yaşları ne olursa olsun; takım planlamasını "kervan yolda düzülür" hazırlıksız mantığına oturtan hocaların türk futboluna katkıları hiçbir zaman asgari düzeyi aşamayacak. çünkü kendilerini geliştirmeyi düşünmek yerine, başında oldukları takımın puan cetvelindeki anlık yerlerine göre kariyerleri şekilleniyor sanıyorlar. kovulmaların ve başarısızlık kriterinin temel nedeni olan takımın topladığı puan, sahadaki oyunla karşılaştırıldığında hiçbir önem teşkil etmiyor. mali tablosu berbat, transfer yasakları içinde yüzen, birkaç sezon önce transfer ettiği futbolcuların alacaklarını dahi ödemekte zorlanan kulüpler için başarı kriterinin ligte toplanan puan olması anlaşılabilir belki ama göztepe gibi güçlü bir maddi yapıya sahip, kulübe bağlı borcu harcı bulunmayan, istediği oyuncuyu türkiye'nin en rahat yaşanabilen şehirlerinden olan izmir'e getirmekte zorlanmayacak, istediği teknik direktörü takımın başına istediği maaşla geçirebilecek bir takım için sahada oynanan güçlü oyun, aciz oyunlarla toplanan puanlardan çok daha değerli.

    yukarıdaki fikir ishali kısmını şu yüzden yazdım: stajyer hoca tanımı kimi insana kof bir aforizma gibi gelebiliyor. aynı durum meşhur söylem olan, kahpe ve bizans kelimelerinden oluşan söz öbeği için de geçerli. bunlar, evdeki koltuğa kurulup göt kaşıyarak üfürülmüş laflar değil, hepsinin altı dolu. stajyer hocalığın kitabını yazmış 'nın bu takımın dinamiklerine ne kadar aykırı bir insan olduğunu sadece ile arasındaki profesyonellikten uzak diyaloglardan anlamak mümkünken, ilhan palut'un takıma katkısının sadece puan düzeyinde kaldığını, takım içindeki çeteciliğe merhem olamadığını, sahaya yansıyan futbolun sadece gazla beslenen bir avuç futbolcunun üretimi olduğunu görmek de mümkün. palut'un "bu takımın hedefi avrupa'dır. atletico ile buluşmayı 50 yılı aşkın bir süredir bekleyen taraftar gibi, ben de göztepe'yi avrupa'da görmek istiyorum" gibi bir söylemi olmadıkça, kendisinin kariyer planlamasının da, başında olduğu takımların da uzun vadeli hedefleri olabileceğine inanmayacağım.

    şu an için 23 maçta 34 puan topladık. önümüzdeki fikstür avrupa kupalarına katılmak için gereken lig 4.'lüğü adına halen umut vaad ediyor. başakşehir, trabzon ve sivas ile iç sahada oynayacağımız, fenerbahçe ve galatasaray'la deplasmanda karşılaşacağımız bir fikstür var. ayrıca ankaragücü, gençlerbirliği ve rize ile de -öyle ya da böyle- iç sahada kazanmak için oynayacağız. bu kulübün; amaçsızlık, ligi kafada bitirmek, mücadele etmeden puan kazanmaya çalışmak, maç boyu yerlerde sürünerek hakemi aldatmak gibi futbolun içinde olmayan tanımlara dahil olmak isteyen bir göztepe'den nefret edecek binlerce taraftarı varken, "göztepe'nin çocuğu" etkiketine sahip, biladerciliği hayat felsefesi yapmış futbolcu grubunun maçlara keyiflerine göre ciddiyet göstermesi kabul edilebilir bir durum değil. umarım başakşehir, kasımpaşa ve rize maçlarıyla birlikte kaldığımız yerden avrupa şarkıları söylemeye devam ederiz.

    #174078 lake of the hell | 5 yıl önce
    1spor kulübü