1. ön edit: diğer başlıklar format nedeniyle silinebilir diye ben de buraya taşıyayım yazdıklarımı, biraz da düzenleyerek.

    içinde bulunduğu durum nedeniyle kendisini çok karamsar gördüğüm, ama hayatta her şeyin mümkün olduğunu bildiğimden, her şeye rağmen kendisini üzmemesini tavsiye edeceğim yazar.


    insanın bir uzvunu kaybetmesi tabi ki bu fikri kabullenene kadar çok da kolay alışabileceği bir şey değil. belki haklı olarak "sen nereden bileceksin de yorum yapıyorsun" diyeceksiniz. evet, bilemiyorum, ama bu bizim başımıza hiçbir zaman bir şey gelmeyeceği anlamına gelmiyor.

    lafı çok uzatmadan, ideallerinin peşinden giden insanların, bazı konulara takılmadan yollarına nasıl devam edebildiklerini görmeniz açısından bir video koymak istiyorum. umarım izlersiniz. tık tık

    şimdi de okul konusuna değineyim.

    yazacaklarım sizi rahatlatır mı bilmem, ama ben sizin dediğinizi 36 yaşında yaptım. daha önce liseden mezun olduktan 4 yıl sonra üniversiteye girmiştim, tıpkı sizin gibi. sevmediğim bir bölümü bitirmek zorunda kaldım, boş oturmaktan iyidir diyerek. fakat netice değişmedi, sevmediğim, hatta biraz nefret bile ettiğim için yine boş oturdum. maddi durumumuz, ben lisedeyken çok iyiydi. sonra babam iflas etti ve evdeki yataklarımıza kadar her şey gitti icra ile. birkaç sene sonra biraz daha toparladık, alakasız 1-2 işte çalıştım falan derken, yaş oldu 35. yolun yarısı mı bilmem, ama insanın daha doğru dürüst düşündüğü bir yaş olduğu kesin.

    baktım ki bu böyle olmayacak, hayatım boyunca çalışmak istemediğim bir işin diplomasıyla baş başa kalıp bunalıma gireceğim, kolları sıvadım. oturdum internetten matematik, fizik, ne bulduysam çalıştım ve sınava girdim. istediğim bölümü kazanıp 4 senede bitirdim. yani özetle 40 yaşındayken yeni başladı hayat benim için. şimdi yüksek lisans için hazırlık yapıyorum. umarım başarırım ve geç de olsa istediğim işi yapabilirim. ek olarak söyleyeyim, maddi durum hâlâ tıngır tıngır... öyle 2. okulu rahat rahat okuyacak kadar zengin falan asla değilim. kuruşun hesabını yapıyorum desem yeridir. bu arada, kendimden neredeyse 20 yaş küçük insanlarla birlikte okumak da aşırı derecede eğlenceliydi. işin o kısmını kafanıza asla takmayın derim. ayrıca mantık 20'li yaşlara kıyasla daha fazla oturduğundan, dersleri de çok rahat anlıyorum artık. yani herkesten 1-0 öndeyim.

    kıssadan hisse; herhangi bir şeyin olgunlaşması ve gerçekleşmesi için belli bir zamana ihtiyaç var. o süre dolmadan kendimizi parça parça da etsek, hayatımız istediğimiz şekli almayabiliyor. şu anki aklımla yerinizde olsaydım, daha fazla zaman kaybetmeden gerçekten istediğim bölüme geçiş yapar ya da çift anadal yaparak daha fazla istediğim bir bölümün de diplomasını almaya çalışırdım. inanın 22 yaş o kadar da "her şey bitti" denecek bir yaş değil. gördüğünüz gibi, hayat 40'ta bile yeniden başlayabiliyor.

    ***

    bu arada, okul konusunu kafanıza bu kadar takarsanız, yeni hastalıklara davetiye çıkaracağınızı da unutmayın. son olarak, sizinle bacağınız, kafanız, gözünüz ya da fiziksel herhangi bir özelliğiniz için evlenecek kişi sizi zaten gerçekten sevmiyordur. o nedenle hiçbir şey kaybetmezsiniz bunu bahane edip giden biriyle.
    #165310 kokosh | 5 yıl önce
    0sözlük yazarı