-
zaman içerisinde farklı sanatçıların oynadığı film ve dizilere konu olmuş, ama aydan şener ve kenan kalav'ın bulunduğu versiyonuyla -bana göre- hepsine fark atmış reşat nuri güntekin romanı.
teyzesinin oğlu kamuran ile evlenmek üzereyken hayalleri yıkılan feride'nin istanbul'dan kaçarak, o dönemlerde (hatta belki şimdi bile) kimsenin gitmek istemediği anadolu'ya kendini atışının öyküsüdür çalıkuşu. tabi ki kendi adıma yorumum, diğer reşat nuri romanları gibi oldukça güzel ve sürükleyici bir roman olduğudur.
buradan sonrasında biraz da yukarıda bahsettiğim dizi hakkında konuşayım.
önceleri film olarak yayımlanırdı televizyonda. ancak daha sonra trt bunu kısa parçalara bölerek ramazan boyunca dizi şeklinde yayımlamak fikrini getirdi aklına. ramazanda iftar programlarından aşırı bunalan biri olarak, sofraya bunun eşliğinde oturmayı her zaman çok sevmişimdir. oyuncu seçimlerini çok yerinde buluyorum. aydan şener de, kenan kalav da, romandaki profillere oldukça uygun oyuncular. miralay hayrullah bey rolüne ise, usta oyuncu sadri alışık'tan başkasını düşünemiyorum bile.
-- spoiler --
diziyi izlerken kamuran'a lanetler yağdırmamak kaya akarsu'nun canlandırdığı yüzbaşı ihsan bey'e hayran olmamak, munise'nin saçının, onun ölüsüne sarılan feride'nin kolyesine dolandığı sahnede, feride'nin "yavrum benden ayrılmak istemiyor" demesi üzerine ağlamamak, yine Miralay Hayrullah Bey'in, evlendikleri gece utana sıkıla odasına gelen feride'ye babacan bir tavırla "Her şey aklıma gelirdi de, bu yaştan sonra senin gibi yüzsüz kızların tecavüzüne uğrayacağım aklıma gelmezdi...töbe ya rabbim! ırzım namusum sana emanet" dediği sahnede mutlulukla karışık gözyaşlarına boğulmamak ve kamuran'a yazdığı mektupta ona "odun kafalı" demesine gülmemek elde değil.
-- spoiler --
söz konusu çalıkuşu olunca, her versiyonunu izlemekten gocunmayan biri olarak, burak özçivit ve fahriye evcen'in bulunduğu versiyonu da izledim elbette. ancak o dizi biraz daha modern zamanlara uydurulmuş olduğundan, tam olarak romanın tadını vermiyor bence. her iki oyuncuyu da çok beğendiğim halde, dizi gerçek çalıkuşu'ndan esintiler taşıyan bambaşka bir şey olmuş sanki. türkan şoray'ın oynadığı eski film ise, o dönemki yeşilçam filmlerinden herhangi biri gibi gelmiştir bana hep.
edit: söylemeyi unuttum. esin engin harika bir iş çıkartmıştı