Kaç zamandır kendisiyle ilgili düşüncelerimin değiştiği bilgi aktarma aracı.
Şimdi şöyle ki, kitap neydi bilgi, görüş, düşüncenin yazar dediğimiz kişi tarafından kendi süzgecinden geçtikten sonra diğer insanlara sunulması için bir araçtı. Şimdi düşünelim tolkien dediğimiz adam, oturmuş bigün evde, ulan demiş bu dünyadan sıkıldım, kendime hayali bir dünya yaratayım. Yetmemiş kendisine ırklar yaratmış, sonra onları bir amaç için savaştırmış falan falan. Sonra bakmış ki ulan bu iyi oldu hadi ben bunu bi yazıya dökeyim demiş. Sonra fasikül fasikül çıkmış piyasaya. Sonra ben de aaa sevdim bu konuyu alayım bakayım adam ne yazmış demişim ve bir bedel ödeyerek kitaba sahip olmuşum. Sonra kitabı okumuşum ve işim bitmiş. Alacağımı almışım.
Bugünlerde kitaplara bakış açım işte tam bu noktada değişmeye başladı. Arkadaş neden insanların kişisel kütüphanesi olur ki. Yani şöyle ben bir kişiyim bir de hanım var evde 2, 2 tane de çocuk var ki onlar daha okuma yazma bilmiyorlar, yani para verip aldığımız ve amacı bilgi yaymak olan şeyleri bizim evde hapsediyoruz. Amaç bilgiyi yaymak değilmiydi, kaldı ki kitap denilen meret bir de pahalı, neden bizim evde sadece 2 kişiye hizmet etsin ve sonrasında ömrü boyunca bir daha hiç açılmayacak şekilde yalnızlığa terkedilsin ki. Ben okudum mu, peşine hanımda mı okudu, verelim birisi daha okusun, sonra o da versin birisi okusun…kitap eskiyip yırtılana kadar okunsun. İşte o zaman bilgi yaymak amacına gerçekten yaramış oluyor.
Haa bunları derken de tabi ki anti tezlerim de var. Arkadaş bazı kitaplar var, ben dönüp dönüp bakıyorum, bazıları var ben 3-4 sene sonra tekrar okumak istiyorum. Evet olabilir ama soruyorum böyle kaç tane kitap vardır. Benim ve ve annemde sanırım 300’den fazla kitabım var sadece 3-4 tanesini ikinci veya üçüncü kez elime almışımdır, geri kalanları sadece bir sefer okundu ve kütüphanede yerini aldı.
Bunun yanında kitap dediğimiz şey biraz da fetiş objesidir. Bunu koleksiyon olarak toplamaktan hoşlanan insanlar var. Evinde bir yerde durması halinde kendisini daha mutlu hisseden insanlar var, gidp gelip bakıp kitaplarını okumasa bile eline alıp karıştıran insanlar var, hepsinden önemlisi kitap almaktan ve onları saklamaktan mutlu olan insanlar var ki hiçbir lafım yok. Ama ben artık kitapların elden ele dolaşarak özgürleşmesi gerektiğin düşünüyorum.
Ben bu düşünceyle ilk üniversite 1. Sınıfta karşılaşmılştım, polatlıdan birisi vardı bölümde, çok kitap okurdu ama adamın hiç kitabı yoktu. E ferdi senin kitapların nerede dediğimde yok ki derdi. Satın alıp okuduklarımı verdim hep birilerine, bazılarını da zaten okumak için birilerinden almıştım, sonra geri verdim demişti. O derdi ne gerek var kitabı saklamaya, kitaplar saklanmak için değil okunmak için basılıyor, veriyorum ben de o yüzden okunsun diye demişti.
Sanırım ben bu kafaya 21 sene sonra, 300 den fazla kitaba para verip satın alıp sonra da onları evde hapsettikten sonra ulaştım.