hayatta her işini, işin yapılacağı belli olduğu dakikada halletmeye çalışan biriyim. her işini son anda yetiştiren insanlara tepki olarak doğmuş bulunuyorum ve obsesiflik mi disiplin mi bilmediğim bu yönümün ekmeğini de çok yerim, eziyetini de çok çekerim. şöyle örnekleyeyim, bundan 8 yıl önce bir grup arkadaşla "hayvan hakları derneği mi kursak" dedik, ben oturdum aynı gün dernek tüzüğünü yazdım, çünkü hazır olsun. derneği 3 sene önce kurduk. kurulma aşamasına geçtiğimizde "ben tüzüğü 5 yıl önce yazmıştım" deyince suratlarını görmeliydiniz. duramıyorum, ne yapayım.
bu özelliğimi bambaşka bir aşamaya taşıdığım manyak bir anımı yazacağım şimdi, artık bu kadarı benim için bile çok fazlaydı. 2 yıl önce zonguldak'ta yaşayan halamın eşi ağır hastalandı ve yoğun bakıma alındı. doktor kız kardeşle durumu istişare ettikten sonra adamın kurtulamayacağına emin oldum, kuşadası'nda yaşadığım ve uzun otobüs yolculuğuna asla tahammül edemediğim için, uçak biletlerine bakıp uygun bilet bulunca ankara üzerinden (ki ailem de o sırada ankara'da yaşıyordu) zonguldak'a geçmeye karar verdim. ciddi ciddi ölmemiş adamın cenazesine gidiyordum. ailem de "tabi git destek olursun" diyor; ama ben şahsen adamın öleceğinden çok eminim. önden gitmem lazım, çünkü görev bilinci bunu gerektirir.*
gittim, enişte ölmedi, hasta ziyareti yapıp döndüm mecbur. ankara'daki arkadaşlarıma, konuştuğum hemen herkese de cenazeye gidiyorum demişim, çünkü farkındayım yaptığım hareket diğer insanlar tarafından acayip saçma algılanacak,* adam ölmeyince düzeltemedim de yalanı utancımdan. "cenaze nasıldı" diye soruyorlar, "iyiydi ya, yazık gitti gençti de" falan diyorum.
ankara'ya ailemin evine dönünce ilk iş kirli temiz kıyafetlerimi ayırdım bavulumu topladım, yolda yiyeceğim sandviç, meyve vs.yi paketleyip dolaba yerleştirdim, okuyacağım kitabı çantanın en kolay ulaşılacak bölmesine koydum, ego kartını montumun cebine aldım -ki metroya binmeden kolaylık olsun- powerbank'i şarj ettim vs. annem işten eve gelince de "her şeyim hazır, çay çekirdek takılabiliriz bütün gece" dedim. annem de "kızım ne acelen var, hazırlardın" dedi.
ah anacım, ben cenazeye gitmek için adamın ölmesini bekleyememiş insanım, sen bana ne diyorsun.
eniştem de ben kuşadası'ndaki evime girdikten 2 saat sonra vefat etti. toprağı bol olsun, cenazesine de yetişemedim rahmetlinin.