Matematiksel olarak ifade edilebien ve Stephen M.R. Covey'in dediği gibi 'Her şeyi değiştiren tek şeydir.' Stephen'ın 'Güven' adlı kitabını okumanızı şiddetle öneririm.
bir kez suistimal edilmekle tükenen, bozucu yenilik doğuran haktır. ikinci kez kullanılmasına izin verirseniz de tekrar suistimali muhakkak ve dahi müstehaktır.
her türlü insan ilişkisinin temelinde yatan duygu. öyle bir duygu ki yitirildiğinde, en bitmez denilen aşkları, vazgeçilmeyen dostlukları, iş ortaklıklarını, nice sevgileri, toplumsal ilişkileri vb içten içe çürütür ve yok eder.
benim için sevgi kadar önemli ve en olmazsa olmaz duygudur. Öyledir ki bazen çok üzer, bazen yüzündeki gülümsemenin tek sebebi o’dur, bazen kendinden nefret ettirir ama yine de insanın olmazsa olmazıdır. Ağızlarda çok laçka edilir, çok kullanılır, ama mühim olan davranışlarda gösterebilmektir. Sonuçta sözlerimiz davranışlarımızdan küçüktür.
hayvanlarla insanlar arasında garip bir benzerlik bulunan kavram.
çok uzun yıllardır sokaktan barınaktan hayvan toplayıp bakıyorum, iyi edebildiğimi sahiplendiriyorum vs. bu konuda sınırsız gözlemim ve örnek grubum var. travmalı hayvanlarla travmasız hayvanlar arasında şöyle bir fark görüyorum: travmasız hayvan, size güvenmek için kendi meşrebince belli bir süre verir, eğer o süre zarfında doğru davranırsanız aranızda bir güven ilişkisi kurulur ve bu ilişki, siz bir yanlış yapmadıkça ömür boyu devam eder. travmalı hayvanlarda ise bu güven ilişkisi iki aşamada kurulur. ilk aşamada travma yaşamış hayvan, aynı travmasız türdaşı gibi size yaklaşır ve bir süre verir; ancak travmasız türdaşından farklı olarak, tam size güvenmesi gereken zamanda birdenbire kaçar, uzaklaşır, huzursuzlaşır, huysuzlaşır. çünkü daha önce birine güvenmiş ve tam bu aşamada kazık yemiştir. ya sevicem diye yanına çağıran biri tekme atmış/tecavüz etmiştir, ya yemek vermişler zehirlenmiştir vs. bu hayvana ikinci bir güven kazanma periyodu gerekir. ve bu periyodun sonu hiç gelmeyebilir de. artık sınırsız bir sabır geliştirdim bu konuda, kesinlikle üstüne gitmiyorum hayvanların. hayvan bana güvenirse güveniyor, güvenmezse güvenmiyor. onun da kendi aklı, fikri ve tercihleri var sonuçta, zorlayarak elde edebileceğim hiçbir şey yok.
insanlarla da benzer bir ilişki seyri yaşadığımı fark ettim. 20'li yaşların başındaki insanlar aynı travmasız hayvanlar gibi bana kendi meşreplerince belli bir süre veriyorlar, güvendikleri anda da ilişki su gibi akıyor. maksimum 1-2 ay içinde her şey rayına oturmuş, sınırlar çizilmiş, kimse birbirine yamuk yapmazsa ömür boyu devam edecek bir ilişki meydana çıkmış oluyor. 30'lu yaşlara ulaşmış olanlarla ise güven ilişkisi iki aşamada kuruluyor. artık ne tür bir tekme yediler tabi bilemiyorum ama, tam güvenecekleri aşama gelmişken sürekli bir geri vites durumu var. hani teorik olarak bu konuyu düşünsem 30'larındaki birinin daha öz güvenli, kendinden emin hareket edeceğini, 20'li yaşlardaki bireyin daha kırılgan/kaçmaya müsait olacağını söylerdim ama pratikte iş tam tersi. sebebini de geçmişte yenen kazıklarda buluyorum.
Hiç kimseye yüzde yüz duymaman gereken duygu, bilhassa kadınlara. Herkes kendi gemisini yüzdürme peşinde ama işin kötüsü bir şeylerin şartları başka insanlara bağlı ise, ömrüm boyunca işin sonunda hüsran gördüm.
Kendi başına ayakta durma kelimesi anlam değiştirdi. Sıfır muhtaçlık ve kafa rahatlığı ile hayatı yaşamak ne güzel. İnsan demek problem demek. Kadın demek sikimsonik tutarsız dengesiz davranışlar yığını demek.
Ben asla evlenmeyeceğim sanırsam. Tutarsızlık ve dengesizlik hayatta en sevmediğim şeylerden. Bütün bir cinsiyet böyle abi.
Kendime focusum, keyfimi kaçıramam. Herkesin sikime kadar yolu var. Her geçen dün daha da bireyci olup, yalnızlığı savunur hale geliyorum.
Insanlar da birer enstrüman ve materyal bu kadar basit. Yeni tanıştığın herkese bu gözle bakacaksın. Senin işine yaradığı oranda varlar. Yoklarsa ya yedek tutup nolur nolmaz diyeceksin ya da siktir edip göndereceksin. Öğrendiğim şey bu.