2019 yılına yazdığım girdiye (2020/#169683) nazaran olumlu bir girdi yazmak istiyorum.
yine bokun içinde olacağız ama hiç yoktan covid-19 denen illetin bittiği bir yıl olur umarım.
ek olarak;
sevdiğiniz kişi sizi de sever,
istediğiniz iş olur,
tuttuğunuz takım uefa gruplarından 1. veya 2. çıkar,
yaptığınız kek tutar,
pilavınız lapa olmaz,
kediniz olup olmadık yerlere girmez ve de
yaptığınız esprilere gülünür.
kuzey kore'deki parti kongresi, joe biden'ın başkanlığı ele alma süreci derken, daha ilk ayı çok aksiyonlu geçecek olan yıl. ayrıca avrupa birliği de saatleri ileri-geri alma olayını bırakacakmış.
ben ise askere gideceğim. eğer kazasız belasız dönersem de tekrar ankara'da iş bulmayı tasarlıyorum kilisemden ötürü. ankara olmazsa da mersin, hatay, izmir, trabzon gibi yerlerde deneyeceğim şansımı artık. çünkü katolik kilisesi olmayan bir şehirde yaşamak benim için zor olabilir.
fransızca, italyanca ve mandarin çincesi konularında da bir temel attım sayılır 2021'den önce. sanırım askere gidene kadar da belirli bir noktaya gelirim bunlarda. planladığım gibi giderse haziran ayından önce türkçe haricinde 6 yabancı dille iletişim kurabileceğim sanırım. planladığım gibi gitmezse de askerlik sonrasında artık.
ama en çok şu salgının bitmesini, rahat rahat sokaklarda dolaşmayı istiyorum. ağız tadıyla bir hamburger ve pizza yiyemedim şu salgın sürecinde.
bir de her zamanki gibi müstakbel eşimle tanışırsam fena olmayacağını umuyorum. ama sürpriz olarak kutudan rahiplik de çıkabilir. cizvitler "yeğenim o kadar yabancı dil biliyorsun, boşa gitmesin" diyebilirler gibi bir his de var içimde.* ama zaten rahip olmaz benden. yabancı katolikler kendi ülkelerinde çoğunlukla "ya evlenirsin ya rrahip olursun" kafasında oldukları için, biraz onların hezeyanı bunlar. türkiye'de katolik kız vardı da biz mi evlenmedik?*
Kimsenin umutlarını yok etmek istemem ama ne yazık ki 2020'den kötü geçmesi beklenen bir yıl. tabii bu durumun, yılın ismiyle bir alakası yok. bütün bunlar bir süreç, birikerek ilerliyor.
her şeyden önce 2020 boyunca yakamızı bırakmayan salgın, büyük bir mucize olmazsa, 2021 boyunca da devam edecek. aşılama başlamış olsa bile, toplumun çoğunluğunun aşılanması uzun zaman alacak ve 2021 boyunca da can kayıpları görmeye devam edeceğiz. 2021 boyunca da sosyal mesafeye ve maske kullanımına dikkat etsek iyi olur.
bir diğer büyük tehlike ise "kuraklık ve kıtlık". aslında bu durumun sinyalleri yazdan beri okuduğumuz haberlerde vardı. kuzey kore'de insanların köpeklerini, kıtlık durumunda yemek üzere topladılar . tabii kuzey kore kapalı bir kutu olduğu için bu tarz haberlerin yalan olma durumu da var, doğruluğundan emin olamam.
yaz sonlarında gelen bir diğer haber ise, çin halk cumhuriyeti başkanı xi jinping'in, halkına yemek israfını önleme konusunda uyarılarıydı (üstün ricası emirdir). bu durum şu açıdan büyük bir haber, çin kültüründe birisinin ikram ettiği yemeği tamamen bitirmek son derece kabadır. "verdiğin yemeği yedim ama doymadım" anlamına gelir. çin'de bir kişi insanları yemeğe davet ettiğinde, lazy susan adlı dönen mekanizma bulunan, yuvarlak bir masaya oturulur ve hesabı davet eden kişi öder. yemeği tamamen bitirmek ısmarlanan yemekle doymadığınız anlamına gelir. o yüzden kimse yemeğini tam bitirmez. hatta tek başına restoranta ya da lokantaya gidenlerde bile yemeği tam olarak bitirmeme huyu vardır. işte başkanları xi jinping, kültürlerine çok ters düşen şekilde "tabaklarda yemek kalmayacak" dedi. bu durum da olası bir kıtlık durumuna hazırlık olarak yorumlanabilir.
2020 nobel barış ödülü'nü kazanan world food programme (dünya gıda programı), dünkü ödül konuşmasında, insanları 2021'de "açlık salgını"yla uğraşacakları konusunda uyardı . tabii bu uyarının merkezinde fakir afrika ülkeleri var ama bahsedilen sayı çok büyük. yüz milyonlarca insanın risk altında olduğu yönünde.
2020 için mottom (tabi ki sadece beni ilgilendirir) "shine on" idi , 2021 için ise "rise on" olacak, olacaktır,kesindir ve değişmesi teklif bile edilebilemez. *
üç beş saat sonra takvim yapraklarında göreceğimiz yıl. insanoğlu bi tuhaf. dünya milyonlarca yıldır güneşin etrafında dönüyor. sonra birileri hele bir bu tura bir diyelim, üstüne saymaya başlayalım diyor. saya saya geldik 2021'e. yarın bugünden farklı olmayacak. ama işte yine de insan bi tuhaf. saydıkça her yeni sayının güzel şeyler getireceğine dair bir inancı var. umutsuz da yaşanmıyor. 2020 öyle bir hırpaladı ki bizi, ileri değil geri gitmeye razı geldim ben. pandemi öncesi günlere dönebilsek o bile yeter. hayatın neler getireceğini bilemiyoruz. güzel şeyler de olabilir. olsun yani lütfen.
Değişik geçeceğini hissettiğim bir yıl (tabi ki niye olduğunu bilmiyorum) . 1 yıl sonra bugün eğer ki haklı çıkarsam editleyeceğim. Güle güle lanet 2020, hoşgeldin gözbebeği 2021! *
İnsan ırkının en karakteristik özelliklerinden birisi, geleceğe dair taşıdığı ümittir. İntiharı seçmeyen her insanın, ne kadar ümitsiz görünürse görünsün, derinlerde bir yerde taşıdığı bir ümit kırıntısı vardır. İnsanı yaşatan da işte bu ümittir. 2021 yılıyla ilgili olarak, şu anda çoğunluğumuzda baskın olan kötümser düşüncelere rağmen, belki kendimizin bile farkında olmadığımız ümitlerimiz var. 2021 yılının, ümitlerin gerçekleştiği, en azından taşınan ümitlerin kırılmadığı bir yıl olmasını diliyorum.
2 ve 0 kombinasyonları bizim belâmız oldu. 2002de başlayıp 2020de zirve yaptı. 2202de olacaklar için farkındalık yaratmak adına not dursun belki bi kazıda filan bulurlar gelecekte.
Neyseli gelelim bugüne. Onbinlerce senedir bir teknolojik gelişimin ve sömürü halinin dışında bir değişiklik olmadı. Birileri için öldük, kul olduk, tebaa olduk, göt kılı olduk, çapulçu olduk...
Cinayetler haksızlıklar kanunsuzluklar tecavüzler katledilmeler hayvanlara işkenceler... Onbinlerce senedir değişmedi, bir arpa boyu ilerlemedi. Bir seneyi kim siker acaba? Kökten değişecek hiçbir şey olmayacak. En iyi ihtimalle medya ve sosyal yollarla gözümüz boyanacak arkadan köleliğe devam. Çocuk işçilerine, pedofiliye, erkek veya kadın olmayı biyolojik olarak reddedenlere, dilimizi konuşamayan canlılara işkencelere dur denemeyecek.
Kısacık ve eziyet dolu hayatta sevmek sevilmek mühim. Zaten zor olan bu kısacık işkence süresince ne kadar kolaylaştırabilirsek sevdiklerimizin hayatını, o kadar güzel. Neyseli. İteleyeyim yeni yılı.
dünyayı hayal ediyorum, incecik bacakları ile güneşin etrafında koşuyor, 365 gündür , ennnfes bir maraton ama var ya nasıl güzel.. Ugandalı bir atlet gururu ile geçti sınırı şimdi yine koşuyor.
odamda bir sivrisinek ve off spreyle cebelleşerek ilk saatlerini tüketmeye başladığım yıl. 2020'ye girdiğimiz gece bile sivrisinek yoktu. ki 2020'nin ne kadar manasız bir sene olduğu herkesçe malum. ciddi derecede canım sıkıldı. normal olarak yaşayabildiğimiz son yılın 2019 yılı olma ihtimali üzerinde düşünmemi, uykusuzluğuma veya bu sivrisineğin varlığına bağlamak mümkün. bu yıl 1 ocak'ta derin uykusundan uyanıp yaz günüymüşcesine beslenmeye çıkan bir sivrisinek gibi azimli ve cesur olmak istiyorum. ama önce off sıkıp uyumam lazım. herkese güzel bir yıl olsun!
2020'ye girerken, "bir sonraki yıl ile ilgili beklentilere gerek kalmasın" diye dilemiş, istemiştim. yazmıştım da sanırım. öyle bir sene olsun ki, bittiğinde yeni gelecek olandan isteklerimiz olmasın demiştim. tabii ki iyi anlamdaydı.
kast ettiğim gibi değil gerçekleşti bu dileğim. hayat :). beklentim olmadı ve kalmadı hakikaten. hiç hoşunma gitmese de olgunlaştırdı 2020 beni. kendi adıma yeni yıldan hiçbir isteğim yok. en azından diyorum, bari deprem falan olmasın. o boğucu hava içinde iyice çökmesin omuzlarımız. sadece bu. aklıma isteyecek başka bir şey gelmiyor. pek umudum da yok zaten :), gerek de yok. bakalım ne getirecek.
yine de herkese güzel seneler diliyorum. akıl ve ruh sağlığı, hatta belki mutluluk bile.