1. küçük su kaynağı, suyun kaynadığı yer.
    #100755 laedri | 7 yıl önce
    0genel terim 
  2. Bazı deyimlerde, görme ve bakma.

    Örnek kullanım: Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin.
    #139042 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim 
  3. .

    Örnek kullanım: Şu fakir mahallede bir göz evim olsaydı / Nasıl sevinç içinde çıkardım şu yokuşu (Z. O. Saba)
    #139043 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim 
  4. Bakış, görüş.

    Örnek kullanım: Bu sefer alacaklı gözüyle baktım.
    #139044 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim 
  5. Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak.

    Örnek kullanım: Asıl felaket bu pınara sırt çevirmek, bu pınarın gözlerine taş tıkamak değil de ne olurdu? (T. Buğra)
    #139045 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim 
  6. Delik, boşluk.

    Örnek kullanım: iğnenin gözü. (S. F. Abasıyanık)
    #139046 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim 
  7. .

    Örnek kullanım: Masanın gözleri.
    #139047 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim 
  8. Terazi kefesi.
    #139048 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim 
  9. Sevgi, ilgi, gönül bağlantısı.

    Örnek kullanım: Gözden düşmek. Göze girmek.
    #139050 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim 
  10. Bölüm, hane.

    Örnek kullanım: Dama tahtasında altmış dört göz vardır.
    #139052 tdk | 6 yıl önce
    0genel terim