Saat 19.00 da buluşalım diyip saat 18.58 de geldin mi sorusuna benim hazırlanmam uzun sürdü yeni çıkıyorum sen geç çık istersen diye cevap veren tatsız insandır.
Sevgili, arkadaş, akraba olsun fark etmez karşısındakine büyük bir saygısızlık yapıp insanı daha baştan kötü bir moda sokan insandır.
Eğer İstanbul gibi bir şehirde yaşıyor ise trafiğin olması nedeniyle geçikme ihtimali olduğunu bilmeli ve hesaba katması gerek olan insandır.
Onu bekler iken hayatta verdiğiniz kararları sorgulatan ve insanı boşluğa düşüren insandır
Not: birden fazla tanım yazdım 30dk dır kendisini bekliyorum canım sıkıldı
böyle bir arkadaşım var.
saat 10'da beşiktaşta buluşalım diye karar vermişiz. saat 10:15 arıyorum,
- neredesin lan teyyare
+ abi barbaros bulvarındayım 5 dk'ya oradauım, çok trafik var
- lan oğlum barbaros bulvarı gözümün önünde, ne trafiği
+ abi var var
saat 10:45 olur arkadaş gelir.
+ ya kardeşim beni affetmen için sana bir hediye aldım
- sus lan ipne, beni burada ağaç ettin, diğer bekleyenlerle beraber orman oluşturduk amk
+ aç bak hediye çok güzel ama
bu şerefsiz her geç kaldığında bir hediye ile gelir kendini affettirmek için.
söz konusu hediye zippo çakmaktı, bir başka gecikmesinde taghuer gözlük almıştı.
evet arkadaşım zengin ve her buluşmamızda geç kalmasını istiyorum:))
bir gün zamanında gelirse ben hediye almak zorunda kalacağım.
Hangi bilgenin sözüydü "dakiklik krallara özgü bir alışkanlıktır." Zamanlama şöyle dursun gecikecegini bile söylemeyen hayvanlar var aramızda. Yeri gelmişken aydınlanmacı filozof imannuel kant da aşırı dakik olduğundan söylendiğine göre esnaf saatini onun evden çıkışına göre ayarlarmış.
altı üstü belli bir saatte belli bir yerde buluşulacak, yani bunu başarmak gerçekten ne kadar zor olabilir? anlıyorum çoğu kişi yata yuvarlana bir hayat yaşıyor, yarım saat bir saat onun için çok değişmiyor; ama vallahi de billahi de beni tanıyan herkese söyleyip duruyorum, benim vaktim çok sınırlı, yetişemiyorum hayatıma, bazı şeyler harbiden kontrolümden çıkmış durumda, kısıntıya da gidemiyorum. saçma sapan bekletmelerle, söz verdik ama şu çıktı bu çıktıyla almayın benim vaktimi ya.
sırf şundan sıkıntı yaşamayayım diye yeri zamanı da hep insanlara bırakırım yıllardır ama fayda yok. sürekli bir yan yattı çamura battı. telefonlar da çıktı ya artık, buluşma saatine beş dakika kala, "ben yarım saat gecikeceğim" deyince sanıyor ki problem ortadan kalkıyor. hele bir de büyük gruplarla ya da çiftlerle buluşulacaksa imkanı yok o iş vaktinde olmaz. hatun göt deliğine kadar makyajını yapacak vakti bulmuştur ama geç kalmaktan gocunmaz. çok büyük saygısızlık değil mi bu? yanıma işlerimi, kitabımı vs alıyorum, kesin yine geç kalacak(lar) diye esnek planlamalara gidiyorum; ama -bir ercüment çözer ayarında olmasam da- bana saygısızlık yapıldığı hissini aşamıyorum.
belki de sorun bende, bu devir böyle bir devir ve benim bunu kabullenmem gerek artık. sonuçta bu konuda benden başka rahatsızlık duyan da yok belli ki.
Sevmediğim en kötü hareketlerden birisidir. Bekletmekten haz etmediğim için, her zaman bekleyen taraf olmuşumdur. Beni bekletmenin de tabi ki kişisel yaptırımları vardır. Bunu sürekli hale getirenle muhabbetimi asgari seviyeye indiririm.