orijinali monaural olan kelime. tek kanallı kayıtlara verilen isim. ayrıca dünyadaki ilk kayıt formatıdır.
ilk kayıtlar fonograf üzerinden gerçekleştiğinden her enstrümana ayrı bir mikrofon atamak pek de mümkün değildir. zira alet şu . mikser falan da yok daha ortada ki mikserden fonografa aktaralım.
haliyle kayıt yaptıracak kişiler fonografın dibinde dururlarmış. bu da orkestrada arka sıralardaysanız işinizin epey zor olmasına sebep oluyormuş.
tabii zaman içinde kayıt teknolojisi gelişmiş, mikser falan çıkmış. bu sayede kanal sayısı artmış ve günümüzde de elektronik ve bilgisayar teknolojisinin gelişmesiyle artık sonsuz sayıda kanalımız var.
ama insanlar uzun süre tek kanala (gramofon) mahkum kalmışlar. mesela the beatles'ın ilk albümleri hem mono hem de stereo olarak iki farklı şekilde piyasaya sürülürmüş.
epstein-barr virüsünün yol açtığı, tükürük yoluyla bulaştığı için öpücük hastalığı olarak da bilinen enfeksiyöz mononükleoz hastalığı. daha çok ergen ve genç yetişkinlerde görülür. hafif ateş, boğaz ağrısı yorgunluk gibi belirtileri olan hastalığın dalak büyümesi gibi doktor kontrolüyle ortaya çıkan belirtileri de var. genellikle tedavi gerektirmeden ve pek de farkına varılmadan geçiriliyor. yetişkinlerde çok rastlanmamasının sebebi, erken yaşta geçirilip antikor üretilmiş olması. bir kez geçiren tekrar hastalanmıyor.
Siobhan de Maré ve Martin Virgo'nun 1996 Londra'da kurduğu pop müzik grubunun adı. life in mono şarkısıyla great expectations filminin soundtrack listesinde kendilerine yer bulmuşlardır. doksanların diğer tek şarkılık grupları gibi damakta güzel bir tat bırakıp daha sonra kaybolup gitmişlerdir. belki de brooklyn köprüsü'nde klip çekenlerin sonu hep budur.