şinzo abe 2. dünya şavaşı'yla ordularından alınan harekat gücünü tekrar kazanmak istiyordu. trump aslında siyasi arenada bunun yolunu da açtı. büyük ihtimalle danışıklı dövüştü. trump "japonya saldırıya uğrarsa biz 3. dünya savaşı’na gireriz. onları canımızla, paramızla koruruz. ama biz saldırıya uğrarsak japonya yardım etmek zorunda kalmaz. saldırıyı sony televizyonlarından izleyebilirler" gibi bir laf etti.
tabi bu sözlerin arka planını anlamak için japonya ve abd arasındaki anlaşmaları bilmek gerekiyor. japonya sadece kendini koruma kapsamında bir ordu kurabiliyor, ayrıca ikili anlaşmalarla abd japonya'da asker bulunduruyor ve güvenliğini sağlıyor(?). tabi bu noktada japonya üstüne bir de para ödemek zorunda kalıyor. fiili olarak işgal devam ediyor yani. normalde yılda ödenen 2 milyar dolar'ın yetersiz kaldığını, trump'ın 8 milar dolar istediğini iddia etti bazı gazeteler. japonlar yalanlasa da bu konunun temelde doğru olduğuna herkes inanıyor.
kısacası trump hem artık işe yaramayan ve üstüne yük olan bu anlaşmaları bırakmak istiyor. doğal olarak net bir ordusu olmayan japonya'nın uluslararası arenada ordu kurmak için bahanesi oluyor. zaten kurtmarma operasyonlarını bile bahane eden abe orduyu bir nebze geliştirmişti. tabi bu kimin işine yarar dersiniz? aslında yine amerika'nın işine gelir.
uzun vadede japonya-amerika bir bokluk olur da değişmezse ittifak olma durumları devam edecek. zaten çin tehdidi de varken japonya kendi ordusunu kursa da bu ortaklığı bırakmaz. peki bölgede kendi başına çok çok büyük bir güç olma potansiyeli olan bir japonya ordusu çin'e kafa tutunca ne olur? başta amerika'dan ciddi teknolojik silahlar alacaklardır, üstüne üstlük amerika'nın pasifik operasyonlarını üstlenerek onları ciddi masraflardan kurtaracak, böylece amerika'ya daha çok ortadoğu merkezli politikalar için alan açılacaktır.
tabi işin japonya tarafında işler daha farklı. meiji döneminin yarattığı bir etki de istilacılık oldu. japonlar gücü kullanma konusunda çok ihtiyatlı bir millet değil. güçsüzlüklerini gidermede bu kadar iradeli bir milletin güç eline geçince manyaklaşması gerçekten de akıl alır gibi değil tabi. abe de bu konuda bir manyak olmasa da kesinlikle japonya'nın askeri anlamda güçlenmesini istiyor ve her şeyi yapıyor. elinde bunun için kozlar da mevcut. zaten japonya'nın amerika'ya yaptığı ihracat o kadar fazla ki trump bundan rahatsızlığını bile dile getirdi japonya ziyaretinde. farkındaysanız trump'ın uluslararası arenada en çok yaptığı uygulama ticari anlaşmalarda veya gümrük uygulamalarında amerika'nın yıllardır elinden uçup giden gücü tekrar almaktı. avrupa birliği'ne bile yaptırım uyguladı manyak tabi.
neyse gelelim abe'ye tekrar. elinde koz var demiştik. bunlardan en büyüğü ise japonya'nın elinde tuttuğu tahvil miktarı. 1 trilyon dolardan fazla abd tahvili var ve geçen sene ilk defa düşürme yoluna gittiler. buna rağmen hala çin'den daha fazla abd tahviline sahipler. yanlış bilmiyorsam dünyada en fazla tahvil miktarı da yine japonya'da. kısacası japonya tüm dünya ekonomisinin anasını 1 dakikada sikecek kadar tahvile sahip. ordu kuramayan japonlar kendilerini sağlama almak için bu işe giriştiler. hatta 2008'de yaşanan krizde dahi nakit parayı buraya ayıran hazine bir ara memur maaşlarını bile ödeyemeyecek duruma gelmişti. ama abe bir şeyin farkındaydı. savaş çıkacak olursa düşmana tahvilleri fırlatacak halin yok. zaten savaş çıkarsa tüm dünya ekonomisi zarar göreceği için senin tahvillerin de bir tehdit unsuru olmayacak. dolayısı ile abe japonya'nın elinde bulundurduğu kozları en doğru anda kullanmayı istiyordu. işte bu noktada japonya tam trene binmişti ki abe'nin istifa haberi geldi.
japonya'yı tekrar ordusu ile güçlü kılmayı istiyordu kısacası. tabi burada bir ancak var ki çok güçlü bir japonya abe istese de istemese de savaş figürü olacak. insanlar çok fark etmeyecek olsa da abe'nin istifası belki de son yılların en önemli uluslararası kararı olacak. japonya'nın yeni liderinin alacağı pozisyon uzak doğunun uzun yıllar boyunca kaderini belirleyecek.
sülalesindeki üçüncü başbakan olan sabık ve merhum japonya başbakanı. sanırım bu durum japon siyasetindeki nepotizm konusunda bir fikir verebilir.
japonya sanayileşmiş bir ülke olsa da; kadınların durumu, hukukun durumu ve demokrasinin durumu aslında hayal edildiği gibi değil. galiba bu sebeple de hayali japonya'da yaşamak ve çalışmak olan çoğu batılı hayal kırıklığına uğruyor oraya gidince.