bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. Bu başlık, kişiye özel bir başlık olması için onay beklemektedir.
    #183577 proct | 5 yıl önce
    0kişiye özel 
  2. Vicdanın dini adalettir.

    Kötü, hiçbir zaman örnek olamaz. Kötüyü referans alıp mevcut koşullara razı olmak da bir aciz tesellisinden ötede değildir.

    Yolda gördüğünüz bir taşı kaldırmak, bir çöpü almak, bir insana ya da bir canlıya yardım etmek; sosyal ve insani sorumluluktur.

    Enerjiyi; suyu, elektriği ve benzer tüm şeyleri israf etmemek, sosyal ve küresel bir sorumluluktur.

    Kişisel gelişim için gösterilen çaba, kişinin kendisine karşı, yani öze dönük bir sorumluluğudur. Derse erken ya da zamanında gitmek, aynı şekilde sahip olunan işe karşı benzer tutumda olmak, mesleki sorumluluktur.

    Evladı dürüst, doğru, akılcı yetiştirmek ebeveyn sorumluluğudur.

    İşin can alıcı noktası, bütün bunların vicdani sorumluluk olarak görülmesidir. Nitekim ben öyle görüyorum. İnsanlığın tüm sorumlulukları, en temelde vicdana dayanır. Dolayısıyla vicdan, bir standart işi değildir; o, tüm sorumlulukların üzerindedir. Ancak; doğru yöndeki vicdani harekete örnek maalesef azdır.

    Günümüz dünyası öyle bir hal almış ki bir birey ‘’doğru’’ olanı yapınca alkışlanır hale gelmiştir. Halbuki, doğru olanı yapmak temel bir davranış şeklidir. Yanlış yapmaya ve yanlışı takip etmeye alışan insanoğlu, doğru bir hareket görünce şaşkınlığını gizleyemeyip alkış ile tepki gösteriyor. Bazen doğru bir harekete karşı duygulanarak yani duygusunu ortaya katarak; bazen de sözleriyle gurur duyduğunu ifade ederek bahsettiğim tepkisini ortaya koyuyor. Bu da mutlak suretle yanlışa alıştığımızı ve çoğu zaman yanlış olan bir davranışı, doğru kabul ettiğimizi gösteriyor.

    Vicdan denen olgu, bir davranışın ya da davranışlar bütününün eseridir. O eser de bir insan nefsinin, en çok arzuladıkları uğruna, bireysel değerlerini ya da insanlık değerlerini feda etmesidir. İşte bu değerler de vicdani değerlerdir.

    Unutulmamalı ki her iyiliğin arkasında vicdan yatarken her kötülüğün arkasında da vicdan yer alır. Hırsızlık da bir kötülüktür, yolda gördüğünüz bir taş parçasını kimseye rahatsızlık vermeyecek bir noktaya kaldırmamak da.

    Varmak istediğim nokta şudur:

    Sonuç olarak çoğunluk ne derse desin, çevrendekiler ne yaparsa yapsın…
    Vicdani adalet ve doğruluktan şaşma ve asla yanlış olan bir çizgide ilerleme. Yanlış bir yol, istediğin kadar mesafe katet, seni mutlaka geriye götürecek ve büyük bir pişmanlığın huzuruna çıkaracaktır.
    #183579 proct | 5 yıl önce (  4 yıl önce)
    0kişiye özel 
  3. Bir bireyin veya bir ülkenin zenginlik seviyesi, bahse konu birey ya da ülkenin eğitim düzeyiyle doğrudan ilişkilidir. Verilen eğitimin kalitesinin yanında, alıcının da buna ne derecede uyum gösterdiği elzemdir. Yani sadece vermek değil, verileni alabilmek de önemlidir.

    Zira para gelip geçici iken eğitimin verdiği birikim kalıcıdır. Belirli koşullarda kolayca para kazanılabilir, şansın da yardımıyla milyoner dahi olunabilir. Öyle bir seviyeye ulaşılabilir ki; önceden ''şu kadar zengin olacaksın'' deseler, kişi inanmayabilir. İstisnai durumlar baş gösterse de parasal olarak aynı seviyeyi uzunca süre korumanın ya da ilerletmenin birinci yolu eğitimdir.

    Eğitimsiz ya da bilgi birikimi düşük bir kişi, sadece parasal açıdan zengin olabilir. Fikren dolu bir birey ise bu noktada farkını ortaya koyabilir. Nitekim asıl zenginlik, akli zenginliktir.
    #187436 proct | 5 yıl önce
    0kişiye özel 
  4. Düşünmek, insan zihninin temel taşlarından bir tanesi. Devamlı tekrarlanan şeylere benziyor. Yemek, içmek gibi bir şey ancak birkaç farkla. Düşünme eylemini ve bazen düşünmeye konu olan şeyi istemsizce akla getirdiğimiz bir gerçek.

    İnsan eylemlerini isteyerek yapar. Yani ortada bir durumu söz konusudur. Eylem gerek zihinsel gerek fiziksel hareket etmeyi ve en önemlisi bilinçli bulunmayı gerektirir ama düşünmek eylemi, kimi zamanlarda, alıkoyamadığımız için geçiverir zihin süzgecinden.
    Bu gibi durumlarda istenmiş bir davranışın tezahürü söz konusu değildir.

    İşte tam da böyle bir şey oldu. Bugün kendimi istemsizce düşünürken yakaladım. Sonra bir kalem aldım elime ve yazdım:

    Ne ateştir düşlerim
    Ne kıyamı beklerim
    Heyhat kıyamettir, bilirim
    Zira nefes almam
    Nefes veririm.
    #225111 proct | 4 yıl önce
    0kişiye özel 
  5. Ahlak ve etik ilkelerinin ayrımı ve insan yaşamına yansımaları çok önemli değil mi sizce de?

    Ahlaktan başlayayım. Ahlak, genel hatlarıyla, doğru ve yanlış arasındaki ayrımı tarif eden bir olgu. İyiyi kötü olandan ayırt etme yeteneği de denir genelde. Dini bir terimmiş gibi geliyor hep insana. En azından benim penceremde ahlak denince din çağrışım yapıyor. Aslında oldukça alakasız ama bir o kadar da bağlantılı konular. Din, iyi olanı emredip kötü olandan uzaklaşmanızı söylüyor.
    Ahlak da mutlak iyiyi bulmanın anahtarı ancak ahlak, her zaman iyi olanı da taşımıyor üzerinde. Terim olarak her ikisi birbirinden bağımsız olsalar da anlam bakımından birbirini tamamlıyorlar. Ahlak, kültür gibi bir birikimin unsuru olarak da görülüyor. Nitekim ahlaka töre de deniyor. Geçmişten getirdiklerimiz ile bugünümüzün birleşimi, ahlak denen olguyu oluşturuyor: iyi ya da kötü, her ne varsa.

    Etik ise ahlakın davranışa dökülmüş hali oluyor. Ahlak, iyiyi ayırt ederken; etik, ayırt edilmiş şeyi davranışa dönüştürüyor. Bir toplu taşıma aracında hamile bir kişiye yer vermeyi düşünmek yüksek ahlaka sahip olduğunuzu gösterirken, bunu eyleme dökmek etik bir davranış oluşturuyor. Temelinde etiğin, ahlak felsefesi olduğu; insanın davranış ve eylemlerinin temelini incelediği söylenir. Buna istinaden etik, ahlakın yansıttığı bireysel davranışların tamamıdır diyebiliriz. Yanılıyor muyum?

    Bir sosyal medya gönderisinin ekran görüntüsünü aldım. Sonra bir anda aklıma takıldı. Bu etik bir davranış mı değil mi? Cevap ‘’değil’’ olmalı. Gün içinde kaç kere etik dışı davranışlarda bulunuyorum, onu düşündüm. Dedim ki ‘’vay ahlaksız, meğer neler neler yapıyormuşsun gün içinde…’’

    Neyse en azından sigara izmaritlerini yere atmıyorum.
    #235745 proct | 4 yıl önce
    0kişiye özel 
  6. Kusur, masumiyetten; ihanet ve yanlışlar, omurgasızlıktandır. Suyun yüzüne mahkum olan hiçbir ihanet, hiçbir yanlış yosun tutmaz.
    Ben diye yaşayıp biz olamayanların ihanetleri ile doludur tarih sayfaları. Hiçbir ağaç eteğine düşen gölgeden şikayet etmemeli, o gölgenin nasıl düştüğünden veryansın etmeli. Kiminin kaderine hakikat güneşi karşısında dimdik ısınmak, kimininkine gölgelerde eğilip üşümek düşer.

    Olumsuz bir takım şeyler içerisinde "doğru" olanı bulabildiğimiz ölçüde suya benzeriz. Ne kir tutarız ne pas. Dolayısıyla omurgan ne kadar yük taşıyorsa o kadar az paslanırsın. Ufak tefek kusurların olacaktır ancak doğru olduğun sürece, üzerinde hiç yosun birikmeyecektir.
    #238487 proct | 4 yıl önce
    0kişiye özel 
  7. Bir hayli yorgun hissediyorum kendimi. Dün 45 bin adım, ortalama 35 km yol yürüdüm. Yorgunluğa da alışıyor insanoğlu. Sırtıma çantayı aldım, verdim kendimi patika yollara.

    Dün doğum günümdü. Şüphesiz en güzel doğum gününü yaşadım. Sessizlikle, sadelikle ve doğayla birlikteydim. Yağmura yakalandım, çamura battım, ıslandım ama doğayla mücadele etmedim; ona uyum sağlamaya gayret gösterdim.

    Dün keyif aldım, öğrendim, geliştim ve uyguladım.

    Öyle ki söz yanmadıkça hamdır, insan pişmedikçe toydur.
    #241300 proct | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    3kişiye özel 
  8. sen seversen candan ötürü
    bahçemde çocuklar oynar
    gece ayazında içimde bir ateş yanar ha yanar
    yürürken yolunda su toplar da ayaklarım
    seversen, bayram yolu teper ha teper
    gülsen, ukde kalan bir umudum yeşerir
    bana varmaktan ırak olan yeller şenlenir
    içimde dereler çağlayan olur, akar
    dağ üstüne koysam dağlar
    güller eksem doruklarına
    bulutlar ağlar ha ağlar

    Ne tuhaf değil mi sahip olmadığın bir şeyi kaybettiğini sanmak?
    #285746 proct | 2 yıl önce
    0kişiye özel