iran'ın saygın ve varlıklı ailelerinden birinin oğlu olan hidayet, eğitim hayatına bir fransız kolejinde başlamış. sonrasında paris'te eğitimine devam ederken yazı hayatına da adım atmış. ülkesi olan iran'a döndüğünde ailesinin gücünü reddederek sıradan bir işe girmiş. yazı hayatına devam da etmiş tabii ki. dönemin şartları neticesinde hindistan'a gitmiş ve türkçeye kör baykuş olarak çevrilen romanının ilk yayınını burada yapmış. (bu romanın iran'da satışı yasaklanmış.) çalkantılı hayatı süresince yazmayı hiç bırakmamış. ülkesine dönüp çeşitli işler yapmış, fakat yine soluğu paris'te almak zorunda kalmış.
başbakan olan eniştesinin katledildiği haberi, zaten aidiyet duygusundan yoksun ve bunalım içinde olan hidayet'i son kararına itmiş. 9 nisan 1951'de paris'te bir apartman dairesinin tüm deliklerini tıkamış ve tüm havagazı musluklarını açmış. gerisi malum...
"kör baykuş"uyla tanıdım onu. tanışınca da gerisi geldi. iyi ki...
"böyle durumlarda herkes güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar; acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağlarından şaheserler yaratır. ama ben, ki zevksiz ve biçare biriyim, ben ne yapabilirim?"