bizden iki önceki kuşağın ruhunda koca delikler açmış yazar.
sürünen çocukların, sefil hale düşen ailelerin öykülerini anlatır. zamanında kendinden beterlere bakıp, üzülürken bir yandan da haline şükreden, "bizden beterleri var" diye haline isyan etmeyen kuşakların yetişmesine mi yoksa "bu ne sefalet, böyle vicdansızlık, dengesizlik olur mu" diye sosyal bilinci uyanan kuşakların yetişmesine mi yardımcı olmuş bilemiyorum. aslında arabesk kültürün asıl sorusu bu olsa gerek.
200 küsur roman yazmış biri için, beklenenden özenli ve düzgün bir anlatımı vardır.
kemalettin tuğcu yetmişli yıllarda çok aktif olmuş bir yazar. o zamanlar çıkmış kitaplarının hemen hepsini okudum. severdik biz, travma da yaratmadı hiç. öyle bir dönemdi ki, bir filmin güzel olma kriteri çok ağlayarak çıkmış olmaktı. kemalettin tuğcu'nun öyküleri de öyleydi işte. bu günün gözüyle değerlendirmemek lazım.
günümüzde yaşıyor olsaydı parasızlıktan dizi senaryoları yazıyor olabilirdi. o yüzden iyi ki geçtin bu dünyadan denilebilecek yazar.
bizim kemalettin tuğcu'larımız vardı, bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı.