savaştan da kırandan da olsa
veremle de sıtmayla da gelse
lacivert bir çıngıraktır ölüm
patlar sarnıçların eski suyunda,
kapaklanmış bir at resmi çizer
havaleli çocukların kulaklarına.
ve avcıdır amansızdır coğrafya,
oyuklar halinde yitmişliğidir
yüzyılların bıraktığı iz taşta.
hangi taraftan esse rüzgar
zonklatır, sonra ortaya çıkarır
kayalıklara sıkışmış bir tarihi,
bir isyanı, bir dostluğu, bir yenilgiyi.
dönüştüğü şu muhteşem ortamda
erkek totemlerin kadınsı fetişlere
kilim sanrısının halı dalgınlığına,
bil ki buradan göz alabildiğine
dağların gizemli şakaklarından
ovalara yaylalara bozkırlara çöllere
bölgenin bütün üvey topraklarına,
bir değişim aracı olmuştur ayna;
altın öldürmüş, ipek yalan söylemiştir
kadı burhanettin' in arkadaşlarını
mitridat' ın dostlarının sevgilililerini
ağuya ve küçük tatlara alıştırmıştır;
tütüne, defineye, hayın okşayışına.
savaşın vakti yoktur oysa
ve ancak yenilgi halinde
söz konusu olabilir geç kalma.
umudun kanayan çephesinde
bak yağmur yağıyor ana unsura
kuşlar iyice alçaktan uçuyor,
bir şey vardı hani
yitirdin ya da hiç olmadı sanıyordun
oysa karışık bir anı gibi
seni uyurken öpmesi gibi babanın
bir ilkkar tomurcuğu gibi
geveze dualardan sıyrılmış
sürekli ve silik duruyor
bak o şey sinmiş şurana.
binlerce binlerce yer altı geçidine şırıldayarak aktı
son gölgeleri yakılanların,
ateşlenirken odun ayaklarında
ve her akşam göğün yorgun başı
usul usul düşerken omuzlarına
sessizce ve hep birlikte aktı
büyük bir serinlik halinde
son gölgeleri onların
siyaset meydanlarından sehpalardan
kale kapılarındaki ince yazıtlardan
yanlış savaşlardan
büyük bir yıldız kalabalığına
sütündeki mavi damarlara koyunların
-mavi şaman damarlarına-
susuzluk ve işkence?
bunlarla yarattı efsanesini
bunlarla yarattı sorumlu musa'yı
bunlarla yarattı iyi isa'yı
bunlarla yarattı cesur muhammed'i.