"Kimsenin bilmediği anonim kaynaklarına" ve "kimsenin erişemediği arşivlerine" dayanarak hemen her konuda bir fikri, yönlendirmesi olan; fakat tek yaptığı şey işkembeden konuşarak, kahvehane dedikodularından ileri gitmeyecek nitelikte sözde teorilerde bulunmak olan yazar, yazarımsı.
Son 20 yılda yeni bir uğur mumcu olma gayesi aldı başını gidiyor fakat unuttukları bir şey var; uğur mumcu, manipülasyondan uzak bir gerçeklikte yazan, nitelikli bir araştırma kültürüne ve entelektüel bir alt yapıya sahip olmakla beraber, ciddi bir eğitime sahipti.
binbaşı ersever'in itirafları haricinde çoğu kitabı komplo teorileriyle dolu olan yazar. hele efendi'ye falan hiç girmiyorum. kurtlar vadisi'ndeki çoğu olay kendisinin kitaplarından alınmadır. sonra soner yalçın dizi ekibinden ayrılınca dizinin kalitesi de düştü epey.
doğu perinçek tayfasındandır. çin halk cumhuriyeti ne derse sorgusuz sualsiz onaylar bu sebeple. gerekirse "orhan pamuk da yazar mı yea" der çinli bir yazarı övmek için.
Şu yazısında şöyle bir paragraf var Amerika ile ilgili:
"Sadece Kızılderililer'e değil; “kol emeği” olarak bu topraklara taşınan Hintliler'e de soykırım yaptılar. 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında –çoğunluğu madenlerde çalıştırılan- Hintliler'e devlet eliyle yapılan -resmi- 370 katliamda yüzbin Hintli öldürüldü"
Şimdi muhtemelen google translate kurbanı oldu. Yüksek ihtimal Wikipedia'dan falan bulduğu bir yazıyı direkt çevirdi ve mal bulmuş mağribi gibi heycanlandı. Sonra kimsenin bilmediğini düşündüğü bir şey keşfetmenin getirdiği sevinç ve gazla bilgisayar başına geçip kendisini konuya çok hakimmiş gibi gösterecek şekilde yazısını yazıp gönderdi.
Bu aslında yazılarını nasıl yazdığını, araştırmalarını nasıl yaptığını gösteren muhteşem bir örnek. Bu adam çok kısa bir süre önce ülkede gündem belirledi "yazdığım kitapta modern tıbbın karanlık yüzünü aydınlatıyorum" diye. Gözümüz yok ama Muhtemelen ülkenin en çok kazanan birkaç yazarı arasında. Ve amerikayla ilgili bir makalede vs. Neyse artık gördüğü "indian" kelimesini hintli olarak çevirip bunun üstüne köşe yazısı yazabilecek kadar kendine güveniyor. Bu güven bence yalçın'ın kendini rezil etmesinden çok daha önemli, üstüne düşünülüp hayat muhasebesi yapılması gereken bir konu; soner Yalçın böyle bir ciddiyetsizlikle paranın amına koyabiliyorken ben akşam sekiz sabah beş çalışıp para kazanmak için uğraşıyor, milletin emekli olduğu yaşta hala mesleğimde kendimi geliştirmek için uğraşıyor ve para kazanamamaktan korkuyorum. Skandal valla..
bir garip yolcu erdoğan yolunda. yolunu kaybetmiş.. dur lan bu nilüfer şarkısıydı.
sözcü yazarı. evet, sözcü. hani şu aşırının aşırısı solcu gazete olan. tv'deki tezahürü halk tv olan sözcü.
sözcü yav, emin çölaşanların, yılmaz özdillerin, rahmi turanların, deniz zeyreklerin ayakta tuttuğu gazete.
diyor ki,
"erdoğan gidecek diye ülkeyi çökertmeyin. kim gelecek başa"
e ya devlet başa, ya kuzgun leşe be sonerim yalçınım. bu düzen devam etsin diye ülke çökmüyor mu? la daha ne kadar batmamız lazım? hayır sınır ne ise onu söylersen, misal aldığın para tam olarak ne zaman seni zorlarsa, "acaba sıkıntı olabilir mi yav, pipo tütününe de zam gelmiş hohihohi" falan dersin?
ben tarafsızlık ilkesinden yanayım da, siz değilsiniz olm. çapınız belli değil, konduğunuz kabın şeklini alıyorsunuz. bir bakıyorsun, ülke dinamiklerine göre en büyük liberalci oluyorsunuz, bir gün solun da solu. sonraki gün, tornistan. kuzum nasıl bir samimiyetsizlik lan bu?
he tabi bu ilk vukuatı değil de, bugüne kısmetmiş. yediğin içtiğin senin olsun güzel sakallı köşe yazarı. komplo teorileriyle kendine yarattığın o dünyanda sana hayırlı rantlar.