Bu filmin oscar'a aday olduğu sene, yani 1995, en iyi film başlığı altında forrest gump ve pulp fiction filmleri de adaydı. Her ne kadar ödüle forrest gump lâyık görülse de, imdb listesinde bu film liste başı oldu.
Ha bana sorarsan, pulp fiction ikisinden de daha iyi.
baş rollerini tim robbins ve morgan freeman'nın paylaştığı 1994 hollywood filmi.stephan king'in aynı adlı romanından uyarlanmış bir baş yapıt! imdb de 9.3 puan alarak gelmiş geçmiş en iyi film olarak gösteriliyor, bence de öyledir. konusu, kurgusu ve oyunculuklar o kadar iyidir ki tek bir kelime ile ifade etmek gerekirse "muhteşem". yönetmen frank darabont hikayeyi o kadar güzel işlemiş ki söyleyecek söz yok. açıkcası hala bu filmi izlemeyen varsa, bulunduğu mağarayı hemen terketsin ve aramıza katılıp bu filmi kesin izlesin. mağaradan daha yeni çıkmış kişiler vardır diye spoiler vermemek için kendimi zor tutuyorum. bu filmi izlerken kah yüzümde tebessüm oldu kah kahkaha attım kah üzüldüm ve yer yer "canını yerim redd reis" diye haykırdım.
işin en garip yanı ise 1994 yılında en iyi film dalında oscar adayı olan bu film, diğer bir baş yapıt olan forest gump'a kaptırmıştır oscarı. tamam forest gump da çok çok iyi bir filmdir ama bir sawhshank değil. forest gump'ın oscarı alma sebebi bana kalırsa yakın dünya tarihini çok güzel ve sıradışı bir üslupla işlemiş olmasıdır. mağaradan yeni çıkmış arkadaşlara forest gump'ı şiddetle tavsiye ediyorum.
Andy : Sende buradakiler gibi suçsuz musun Red ? Red: Shawshank'deki tek suçluyum. unutulmayacak iki isim ,Andy Dufresne ve red . bu filmi izlemeyen yoktur. şayet izlemedim diyen bir kişi film hiç izlemiyordur. her sahnesi güzel olan bir film. ne güzel senaryo ne güzel oyunculuk ve karakter .
buradaki fularını çekiştirdiğim bazı yazarlar film hakkında bir kaç bir şey yazmış ama türkçe sözlükte, filmin türkçe adını hatırlatma gereği duymamışlar.
başka bir şey yazmayacam haklarında.
ingilizce bilmeyen biri de, gelip okuyacak. hemen ardından başlayacak.
"ulan ne sikim filmmiş bu 1994 yılında çekilmiş, oscar adayı olmuş, imdb notu bilmem kaçmış ta ben izlememişim. vaay anasını koşaladığım filmi neymişkine hatırlamıyom ben. diye
stephen king'in ortaya çıkardığı konusuyla, konunun frank darabont'un senaryo ve yönetmenlik değerlendirilmesiyle, morgan freeman ve tim robbins'in oyunculuklarıyla çoğu insana hitap eden ve çok insan tarafından beğenilecek bir film haline gelmiş.
bence bir çok insanın söylediği en iyi film, en iyi ilk iki filmden biri gibi yakıştırmalar biraz abartı gibi. forrest gup'ın oscar'ı alıp bu filmden daha iyi değerlendirilmesi bence çok adil. forrest gump bu filmden daha iyi bir film, tabi bu sadece bir izleyici olarak göreceli bir değerlendirme. bu film en iyi ilk on film içinde yer almalı bence de ama en iyi film diye nitelemek biraz fazla gibi.
verdiği mesajlarla, çekim tekniği ve kurgusuyla insanı büyüleyen film. özellikle hapishanedeki geçirdiği onca yılın ardından hapisten çıktıktan sonra normal hayata uyum sağlayamayıp intihar eden brooks karakteri çok çarpıcıdır.
imdb'de 1. olmayı sonuna kadar hak eden, tarifsiz duygularla tek solukta izlenen yapım. akılda yer eden sahneleri ara ara insanın aklına geldiğinde yüzünde tatlı bir tebessüm oluşturur. bu kadar zaman kaybı film varken esaretin bedeli izlerken her dakikanın hakkını verir.
stephen king'in "her öykümü, romanımı filmleştirebilirsiniz. cüzi bi' miktar ateşlerseniz kâfi" mantığının gerçeğe en iyi dönüşmüş hali olarak bilinen, king'in de kendi yazdıkları arasında en sevdiği uyarlama olan, 7 dalda aday olduğu 1995 akademi ödülleri'nden eli boş dönmesi, kendisiyle birlikte 1994'te vizyona giren birbirinden müthiş filmler yüzünden gerçekleşmiş frank darabont başyapıtı.
trivia bilgileri vermeye geldim. sanırım ilkokulda izlemiş, ardından hiç izlememiştim. geçtiğimiz günlerde izleyip biraz okuma yaptım. kanımı kaynatan ayrıntılarla dolu bir film olduğunu görmek beni mutlu etti.
- filmin extended versiyonu yok çünkü darabont kesilen sahnelerden o kadar utanmış ki, filmin dvd'sinde bile bu sahnelere yer vermemiş. yaklaşık 2 buçuk saatlik vizyon halinden başka bir versiyonunu aramayın, bulamazsınız.
- morgan freeman'ın canlandırdığı "red" karakteri, king'in novellası olan rita hayworth and shawshank redemption'da beyaz ve irlandalı. darabont, red rolü için freeman'dan başkasını düşünmediği için novelladaki red'e hiç uymayan bir canlandırma izledik. freeman'ın filmin başlarında kendisine neden red denildiğini soran andy'ye verdiği cevap da dev bir şaka aslında: "maybe it's because i'm irish".
- king novellanın haklarını darabont'a devrederken 1000 dolara anlaşıyor. yıllar sonra kendisine gönderen darabont'a iadeli tahahhütlü olarak bu parayı geri yollarken yazdığı not müthiş: "in case you ever need bail money. love, steve." ("kefalet parasına ihtiyacın olursa diye. sevgiler, steve.")
- filmin çekimlerinde darabont'un sürekli örnek aldığı tek bir film varmış: goodfellas.
- filmde red'in sürekli reddedildiği şartlı tahliye evraklarının üzerinde gördüğümüz fotoğraf, freeman'ın büyük oğlu alfonso freeman 'a aitmiş.
- gönlümüzün yağlarını eriten brooks'un neden shawshank'te olduğuna dair bir bilgi yok. novella'da ise, brooks'un poker oynarken sürekli kaybetmesinin üzerine karısını ve kızını öldürdüğüne yönelik bir suçlama var. ayrıca, brooks'un hayatı ile ilgili novellada çok az bilgi varken (brooks'un hikayesi sadece 1 paragraf sürüyor), filmin neredeyse 15 dakkası brooks üzerinden ilerlemekte.
- film tam bir gişe çakılması örneği. yukarıda yazdığım filmlerle aynı dönemde vizyona girmesinin etkisi büyük tabii ama batmanın genişliği de önemli: 18 milyon dolarlık maliyetini ne gişeden ne de oscar adaylıklarından kazandığı para çıkarabiliyor. warner bros. video dükkanları yoluyla piyasaya 320 bin kopya satışa sürüp bu batışı biraz da olsa dindiriyor. film, amerika tarihinin en fazla kiralanan filmi olmayı 1995'ten beri halen sürdürüyor.
- king novellayı çocukken izlediği hapishane filmlerinden etkilendiği için yazdığını söylemiş.
- filmin senaryosunu da 8 haftada yazıp bitiren darabont'tan inanılmaz boyutlarda etkilenen rob reiner, senaryoyu kendisine paslaması ve filmi de kendisi çekebilmek için darabont'a 1993 yılında 2,5 milyon dolar teklif etmiş. hatta reiner, andy ve red rolleri için sırasıyla tom cruise ve harrison ford'a teklif bile yapmış. darabont para teklifini uzun bir süre düşündükten sonra "bu film benim çıkış filmim olabilir. reddediyorum" diyebilmiş. darabont'un aslında korku filmi yönetmeni olmak istediği, king'in the woman in the room'unu da 1984'te çektiği ve aralarındaki dostluğun böyle başladığını da ekleyeyim şuraya.
- filmin televizyon hakları, cnn'in başındaki adam olan "ted turner"'daymış. film popülerleşmeye başladıktan sonra bu hakları tnt'ye satmış ve film televizyonda görülmeye başlanmış. turner, tnt'nin de başı olduğu için satışı çok cüzi bir miktara yapmış. söz konusu dönemlerde film tnt'de çok sık gösteriliyormuş. bu da, filmin en azından amerika'da tutmasında fazlasıyla etkili olmuş.
- posterler hariç olmak üzere, andy'nin hücresindeki bütün çizimleri tim robbins kendisi yapmış.
- film maine'de çekilmesine rağmen, ohio'nun 3 küçük kasabası da filmin ekmeğini yemiş. bu kasabalarda filmin gösterimleri her yıl yapılıyor ve 2013 yılında 3 milyon dolarlık ticaret yapıldığı bilgisi var.
- filmin can alıcı sahnelerinden biri olan andy'nin bütün hapishaneye opera dinletmesi sekansı, novellada yer almıyor. robbins doğaçlama yaparak böyle bir sekans oluşturmuş.
- filmin sonlarında gördüğümüz dev meşe ağacının tepesine 2011'de yıldırım düşmüş ama yırtmış. 2016'daki kasırgalarda ise tamamen paramparça olmuş.
- filmin içinde çekildiğini zannettiğimiz ohio state reformatory gerçekte de var olan bir yer ama o kadar kötü bir durumdaymış ki, dış mekan çekimlerini yeni mekan inşa ederek yapmayı düşünmüşler. bunun temel nedeni ise, çürümeye başlamış eski hapishanenin yenilenmesinin daha masraflı olacağıymış. hücre sahnelerinin bir kısmının bu hapishane içinde çekilebildiğini de ekleyeyim.
- filmin çekim süreci kısıtlı bir zamanda yapılmak zorundaymış. sete geç kalan herkese para cezası veriliyormuş. robbins ve william sadler ceza yiyenler arasında.
- filmin can yakan ayrıntılarından biri olan "bogs" karakterini canlandıran mark rolston'ı aliens'ın "er drake"'i olarak hatırlarsınız. seçmelere katılan rolston'ı gören robbins "aman tanrım, bu aliens'tan drake!" diye bağırmış.
- filmin sesle ilgili çok problemi var. bazı açık hava konuşmalarında red'in ya da andy'nin söylediklerinin anlaşılması bile zor oluyor. bunun nedeni, açık hava çekimlerinin yapıldığı yerin çok yakınında bulunan havacıların üssü.
- filmin nefis kötülerinden olan gardiyanların amiri "yüzbaşı hadley"'yi canlandıran clancy brown'a filmden sonra gırla gerçek gardiyanlık teklifi gelmiş. brown bütün teklifleri reddetmekle kalmamış, kötü bir karakter yarattığını ve bunun gerçek hayatta olmaması gerektiğine vurgu yapmak istediğini açıklamak zorunda kalmış.
spoiler içindeki bilgilerin hemen hemen hepsini filmin imdb sayfasının trivia bölümünden aldım. birkaç kaynak daha kullandım. onları da aşağıya ekleyeyim. hoşunuza giderse onları da incelersiniz.