1. Demokratik katılımcı yönetim anlayışlarında daha çok rastladığımız, belli bir grubun çıkarları doğrultusunda ve belli bir dünya görüşü sonucu bir araya gelmiş olan insanların oluşturduğu kuruluşlardır.

    19. yüzyıl itibariyle Avrupa topraklarında bu kavramdan bahsedilmeye başlanmış, bizde ise cumhuriyetin kurulmasıyla beraber adından bahsedilmeye başlanmış ve ilk adımlar bizzat atatürk’ün teşvikiyle atılmıştır. Temelde iktidarı denetleme, ülkeyi ileriye taşıma, her görüşten insanın temsil edilmesi ve ülkenin dört bir yanından gelen insanlar(mebus) aracılığıyla problemlere hızlıca çözüm bulmak bu partilerin asli işidir.

    Halk tarafından söz konusu siyasi partilere ihtiyaç duyduğu yetkinin biraz fazlasının verilmesi siyasi partilerin kurucuları, o anki yöneticileri tarafından ciddi bir iktidar hırsı kazanmasına neden olup bu gücü arkasına alarak içteki özlem duyulan yönetim şekillerinin uygulanması için demokratik söylemlerin zırhını giyerek söylemlerin pratik yaşamda da ete kemiğe bürünmesini sağlar. Bu yüzden demokratik rejimlerin başta anayasal güvence ile korunması pek bir anlam ifade etmez.
    #165053 iskiski | 5 yıl önce
    0siyaset terimi 
  2. parlamenter sistemlerin yaygınlaşmaya başladığı yıllarda, bu sistemin ilerlemesini sağlayan bir kurum olarak ortaya çıkmış, mecliste temsili oluşturan kişilerin gruplaşması diyebiliriz. bugün ise işlevini ne kadar yerine getirdiği tartışılabilir. 19. ve 20. yy'ın bir dönemine kadar aydınlanma çağının motivasyonunun yaşayan insanoğlu artık post modern bir motivasyona sahip.

    kant aydınlanma için diyor ki "Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin
    olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır". post modern motivasyon insanın aklını kendisinin kullanmasının önüne tekrar geçti. onu yönlendirici kurumlar tekrar yükseldi, moral anlayışı bilimden daha başka bir alanda yükseliyor. bilginin ne olduğunu bilmediğimiz bir çağdayız. siyasi partiler ise bilginin kaynağı olan kavramları post modern bir moralden daha fazla şekliyle kullanmıyor. bu yüzden birbirimizin bilgilerini, fikirlerini anlama yoluna gitmiyoruz. sadece kaynaksız kavramlarla dışlayıcı bir siyasetin elinde esir kalıyoruz.

    bunlar tabi rasyonel konular. pratikte daha fazla da sorun var. normalde meclis bir temsil yeridir. halkı temsil edecek bir kurumda halk temsilcilerini ne kadar seçebiliyor peki? mesela siz oy attığınız partide kimin vekil olacağı konusunda söz sahibi misiniz? ciddi anlamda partilerin halk nezdindeki tabanları, bu temsilcileri ne kadar seçebiliyor? biz bu temsilcilerin bile kim olacağını bilmeden nasıl partileri savunup, onlara oy veriyoruz? çaresizlik motivasyonu, sizin aklınızın kontrolünü başkasına vermek değil mi peki? seçiyormuş gibi yapmaktan daha öteye gidiyor muyuz?

    işte bu yüzden, artık halkı temsil içeren her rejimlerin kangreni, kanseri, işlevsiz uzuvları siyasi partilerdir. insanlığın umudu için, halkın temsil hakkı için, akıllarının kontrolünü başkalarına devretmedikleri bir dünya için siyasi partilerin ortadan kalkacağı paradigmayı umutla bekliyorum.
    #242949 marophat | 4 yıl önce
    0siyaset terimi