-
Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek.
Örnek kullanım: Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar. (Halikarnas Balıkçısı) hepsini göster
-
Elde etmek, sahip olmak.
Örnek kullanım: O, sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük bir kısmını yitirmişti. (Y. N. Nayır) hepsini göster
-
Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak.
hepsini göster
-
Öndeki aracın sağından ilerleyerek önüne geçmek.
hepsini göster