1. Ölçüleri birbirini tutmak.

    Örnek kullanım: Ayakkabı ayağına iyi uydu.
    #130302 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  2. Renk, biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmek.

    Örnek kullanım: Kravat ceketine uymuş.
    #130303 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  3. Zevke, anlayışa uygun düşmek.

    Örnek kullanım: Sizin tutumunuz bizim görev anlayışımıza uyuyor.
    #130304 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  4. Bir inanca, bir anlayışa, bir duruma veya egemen bir güce uygun davranışta bulunmak, riayet etmek.

    Örnek kullanım: Şu acayip sevdaları bırak, muhite uy, zamana uy, hayatını mükemmel kazanırsın. (P. Safa)
    #130305 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  5. Bağlı kalmak, tabi olmak.

    Örnek kullanım: Birtakım kayıt ve şartlara uymalıydı.
    #130306 tdk | 6 yıl önce
    0eylem 
  6. Uygun düşmek, münasip olmak.

    Örnek kullanım: Her cihette birbirine uyacak kadın erkek bulmak dünyada kabil değildir. (H. C. Yalçın)
    #130307 tdk | 6 yıl önce
    0eylem