-
Ölçüleri birbirini tutmak.
Örnek kullanım: Ayakkabı ayağına iyi uydu. hepsini göster
-
Renk, biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmek.
Örnek kullanım: Kravat ceketine uymuş. hepsini göster
-
Zevke, anlayışa uygun düşmek.
Örnek kullanım: Sizin tutumunuz bizim görev anlayışımıza uyuyor. hepsini göster
-
Bir inanca, bir anlayışa, bir duruma veya egemen bir güce uygun davranışta bulunmak, riayet etmek.
Örnek kullanım: Şu acayip sevdaları bırak, muhite uy, zamana uy, hayatını mükemmel kazanırsın. (P. Safa) hepsini göster
-
Bağlı kalmak, tabi olmak.
Örnek kullanım: Birtakım kayıt ve şartlara uymalıydı. hepsini göster
-
Uygun düşmek, münasip olmak.
Örnek kullanım: Her cihette birbirine uyacak kadın erkek bulmak dünyada kabil değildir. (H. C. Yalçın) hepsini göster