-
geniş duruma gelmek, büyümek.
Örnek kullanım: Teleskopların kuvveti arttıkça bilinen gök cisimlerinin sayısı ve kâinatın hacmi de genişlemiştir. (M. Kaplan) hepsini göster
-
bollaşmak.
hepsini göster
-
Rahat bir duruma gelmek, açılmak, ferahlamak.
Örnek kullanım: Ahali dar parmaklıklardan kurtulur kurtulmaz yelpaze gibi açılıp genişleyerek dağılıyorlardı. (P. Safa) hepsini göster
-
Yaygın duruma gelmek.
Örnek kullanım: Ünü, ölümünden sonra daha da genişlemişti. hepsini göster