grup, adını 1960'larda patlak veren "bodom golü cinayetleri"nden alır. 4 gencin kamp yapmak için bodom golü kıyısına gitmeleri, içlerinden 3'ünün defalarca bıçaklanarak öldürülmesi, sağ kalan ve kaçarak kurtulduğunu iddia eden nils gustafsson'un önce "azrail'in bütün arkadaşlarını öldürdüğünü" söylemesi, ardından ise kafayı üşütüp akıl hastanesine yatması bodom golü'nü bir efsaneye dönüştürmüştür. 40 küsur yıl sonra polis gustafsson'u tutuklamış ve cinayetlerden sorumlu tutmuş olsa da, kesin kanıt bulunamadığı için dava düşmüş ve gustafsson akıl hastanesindeki yerine geri dönmüştür. şimdilerde halâ sağ mı diye baktım; evet, sağmış. grup hem bodom golü çocuklarını şarkılarıyla yaşatmayı amaçlamış hem de gustafsson'un söylediği azrail'i her albüm kapaklarına koymayı gelenek haline getirmiştir (iron maiden'ın edie 'si gibi).
something wild'daki lake bodom , hatebreeder'daki children of bodom , follow the reaper'daki everytime i die hep bodom golü cinayetlerine atıftı. are you dead yet?'e kadar ince ince işledi metal hayranlarını cob. her albümü ne efsane düzeyine çıkartabildiler ne de bahsi edilmeden tarihin tozlu sayfalarında unutulacak kadar renksiz ve etkisiz bir halde satışa sundular. are you dead yet? ile ise, tam anlamıyla popüler oldular. söz konusu albüm, grubun hayranları tarafından önce hiç beğenilmedi ve grubun yaptığı en kötü iş olarak görüldü. ama yıllar geçtikçe, grubun en iyi albümü olarak nitelendirilmeye ve "are you dead yet? olmadan cob, şimdiki cob olamazdı" sert eleştirisi yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. ben de son olarak bu albümü dinlemiştim ve şu an için bile, yaptıkları en iyi işin hatebreeder ya da follow the reaper olduğunu düşünüyorum.
2016 ve 2017'de turne ve büyük metal festivallerinde boy göstermelerine rağmen, yeni albüm çalışmaları olduğuna dair en az 3 yıldır hiçbir bilgi yok. bu arada single ya da derleme de çıkartmadılar. büyük sessizliklerini önümüzdeki 1-2 yıla kadar bozacaklarını düşünüyorum. trivium'un popülerleşmeye başladığı 2000'lerin ortalarında iki grup arasındaki atışmaları bile özledim. yaptıkları en iyi şarkı olarak gördüğüm needled 24/7'yi ekleyeyim.
2015'ten bu yıla kadar 3 single çıkartmış, hayranlarını "albüm yapın artık be" diye inletmiş, mart ayında da 4 yıllık bekleyişe hexed ile son vermiş fin death metal grubu.
bodom çocukları alexi laiho sayesinde ünlü olmuş bir grup. ilk albümlerinden sonra laiho intihar etmeyi denemiş ama başaramamıştı. genel olarak death metal içinde kalabilmeyi başarıyor olsalar da, yer yer melodik black metal yaptıkları da iddia edilmişti. ben laiho'nun brutal vokalindense, scream vokalini daha çok severim. -core türlerinden birine kolaylıkla adapte olabileceklerini de uzun yıllar boyunca iddia etmiştim. artık laiho bile 40 yaşında. tür değişikliği hem riskli hem de kolay olmayacaktır. zaten böyle bir işaret de vermediler, vermiyorlar.
hexed bana karışık gelen bir albüm oldu. kendilerinin her yıla en az 1 albüm sıkıştırabilecek kadar iyi şarkı sözleri yazan, oldukça üretken ve nefis sololar atabilecek kapasitedeki laiho'nun sırtında halâ devam ediyor olmaları ise güzel. kick in a spleen'a kadarki 4 şarkı albüm hakkında hiçbir yenilik vaad etmiyor. this road needled 24/7'yi oldukça andıran ama özellikle ritimleri patlak bir şarkı olmuş. this road gibi geçen yıl single olarak çıkardıkları under grass and clover da ışıksız, renksiz, havasız. dinlerken, "e abi artık bunlar baymadı mı ya?" diye sorarken buldum kendimi. kick in a spleen'le başlayan ve hexen'i are you dead yet? seviyelerine doğru taşımayı amaçlayan birkaç şarkı gayet iyi düzenlenmiş. gene önceden single olarak çıkattıkları platitudes and barren words fazlasıyla tekdüze ve kötü nakarata sahip olsa da, children of bodom ruhunu taşıyor. albüme adını veren hexed grindcore seviyelerinde takılmış. albümün en yavaş şarkılarından biri olan soon departed ise, kan kaynatan riff'lerle başlıyor, ritmik davul ataklarıyla desteklendiği için basit bir heavy şarkısına takla attırılmış gibi hissettiriyor. laiho'nun çığlığından sonra da hem hüznü hem de hayatın boktanlığına karşı öfkeyi hissedebiliyorsunuz. albümün en iyisi olarak görüyorum. 14 şarkılık albümün son 3'lüsü bonus şarkılar (2'si canlı kayıt, 1'i remix).
children of bodom'un hexed'dan önceki albümü olan i worship chaos'tan sonra yeni bir albüm için hayranlarını 4 yıl bekletmesi, grubun üzerindeki beklentiyi de arşa çıkartmış gibi görünüyor. bunca yıldan sonra bile gruptan beklenen yeni bir follow the reaper ama o seviyeleri bir daha görebileceklerini düşünmüyorum. gruba 3 yıl önce katılan ritimci daniel freyberg yer yer kendini gösterebiliyor ama bence yeterli değil. umarım beklentileri karşılayabilecek bir albüm üretebilirler yakın gelecekte.
her şey geçici, herkes gidici. bunu kabullendiğinde insan, ölümün varlığı tarafından kuşatıldığını bildiğinde acılara da, sevinçlere de başka gözle bakmaya başlıyor. acı da gider geldiğinde, sevinç de. duygular dönüşümlü tamamlar birbirini. tamamlanış vardır, ve ne varsa hepsi ölüme bağlanır. yaklaşık 1 saattir, 1 ay önce artık dünyadan elini ayağını çekmiş, doğaya katık olmuş bir adamın 28 yıl önce var ettiği grubunun şarkılarına gömüldüm. 28 yıl dile kolay, bir ömrün üçte biri, o da uzun bir ömrün. alexi laiho içinse ömrünün yarısından fazlası. 20 yaşında downfall gibi bir şarkı yapmış adamın bu kadar erken gitmesi normaldir belki de diye düşünmüyor da değilim. ölüm için dile gelen erken kelimesi de bu noktada bir şey ifade etmiyor benim için.
her şey ölüme bağlanıyor dedik, ölüm canlı her zaman. sürekli faaliyette. 1 ay önce alexi'yi alırken, şu saniye başkalarının yakasında. fakat ölümün canlılığının nefesini kestikleri şu dakika kulaklarımın pasını silebiliyorsa, ölüm yok oluş da değildir. nefes alan bir şeyler bırakır hep geride. children of bodom hexed ile tamamladı misyonunu, finlandiya'nın eşsiz müzik grupları arasında adını tepelere kazıyarak. yeni bir cob şarkısı dinleyemeyeceğiz artık, ama yapılmış olanlar beni şu an dahi fazlasıyla tatmin ediyor.