1981 doğumlu amerikalı aktris. kendisini biraz araştıranlar ve tesadüfen fark edenler hariç, neredeyse bütün akrabalarının oyuncu/yönetmen olduğunu bilen pek yoktur. josh brolin örneğinde olduğu gibi, soyadını kullanarak oyunculuk kariyeri yapmaya çalışmamıştır. hatta lisedeyken soyadını gizleyerek sadece "bryce dallas"'ı kullanmıştır. yıllar sonra bundan pişman olduğunu ve "galiba herkes beni porno oyuncusu zannetti o zamanlar" diye hayıflandığını okumuştum.
atalarından başlayayım: dedesi (babasının babası) rance howard ve babaannesi jean speegle (howard) da oyuncu. speegle çok tanınır değilse bile, rance howard özellikle bilindik bir aktörmüş. bu ikilinin çocukları olan ron ve clint howard da aktör. clint howard'ı, abisi ron howard'ın yönettiği apollo 13'ün yan karakterlerinden "seymour liebergot" rolüyle hatırlayabilirsiniz. ron howard ise, çoğunuzun hatırlayacağı üzere cocoon, splash, edtv, a beautiful mind, cinderella man, frost/nixon, angels & demons ve inferno gibi filmlerin yönetmeni. ron howard'ın yaklaşık 40 yıldır evli olduğu, bryce dallas'ın annesi cheryl alley (howard)'ın da oyunculuk geçmişi olan biri olduğunu belirtmek gerek. böyle bir sülalenin çocuğu olarak şöhretten uzak bir yaşam sürmenin imkansız olacağını düşünebilirsiniz ama ron ve cheryl çifti için 4 çocuklarını bu şatafatlı ama içi bomboş olan dünyanın olabildiğince dışında tutmak, bir hayat gayesi olmuş. bryce dallas howard'ın 2000'lerde verdiği bir röportajdaki "babamın ünlü bir aktör/yönetmen olduğunu bilmiyordum. lise zamanlarımda şehir değiştirdiğimde kendisinin afişlerini görünce bunu anladım. o zamana kadar televizyon bile seyretmezdik evde" sözleri, howard sülalesinin şöhrete karşı bakış açısını gözler önüne sermesi açısından önemli.
genç kızlığında peşine düştüğü oyunculuk hayaliyle birlikte hem oyunculuk eğitimi almış hem de kendisini tiyatro oyunlarında yer alarak geliştirmiş. natalie portman'la olan dostluğu da, new york university'de okurken tanıştıktan sonra yıllarca birlikte olduğu ve 2006'da kendisiyle evlendiği seth gabel'la olan ilişkisi de bu oyunculuk merakının birer uzantıları aslında. hemen hemen bütün sülalenizin -şöhret kısmı hariç olmak üzere- oyunculuk geçmişi olduğunu bildikten sonra, oyunculuğa heves etmemek çok zor olmalı. bryce dallas howard'ın önce tiyatro oyunlarıyla, ardından da hollywood'da devam eden oyunculuk serüveni böyle başlamış.
bernard shaw, william shakespeare ve anton pavlovich chekhov gibi ünlü oyun yazarlarının oyunlarını defalarca sahneledikten ve birkaç hollywood yapımında kıytırık rollerde göründükten sonra m. night shyamalan'ın dikkatini çeken howard, the village'taki "ivy walker" ve 2 yıl sonraki lady in the water'daki "story" rolüyle bir anda aranan aktrislerden biri haline geldi. bu noktada, kendisine yöneltilen en büyük eleştirilerden biri, babası ron howard'ın shyamalan'la görüşmesi ve bryce dallas'ın shyamalan'ın 2 filminde birden rol alması. the village'daki başrolüne kadar hemen hemen hiçbir sinema filmi tecrübesi bulunmayan howard'ın, sadece tiyatro oyunlarındaki performansından ötürü dikkat çekmesi, birçok kişiye gerçekçi gelmemeye devam ediyor. "güzelliğini ve babasının şöhretini kullandı, böylece popüler oldu" diyerek kendisinin oyunculuğunu yerin dibine sokanlar da mevcut.
shyamalan'ın lady in the water'ının gişede çakılmasından 1 yıl sonra spider-man 3'te "gwen stacy", 2 yıl sonra da terminator: salvation'da "kate connor" rollerini canlandırdı. the twilight saga'nın 2. filmi "eclipse"'te bir yan rol ve ardından clint eastwood'un yönettiği, değeri bilinmemiş, başarılı bilim kurgu filmi hereafter'da başrol bryce dallas howard'ı 2010'lu yıllara şu nitelendirmelerle getirdi: 1 altın küre adayı, tür ayırt etmeksizin başrol oynayabilecek bir aktris ve sosyal hayatı magazin gündeminin göbeğinde dolaşmayan bir ünlü. the help ve 50/50'deki başarılı yan rolleri ona jurassic world'de başrol getirdi. film eski jurassic park serisinin remake'i olarak düşünülüp bambaşka bir senaryoda ilerlediği için devasa bir gişe başarısı elde etti. matthew mcconaughey'le birlikte yer aldığı gold'la dram yönünü tekrar izleyenlere gösteren howard, jurassic world'ün devam filmi olan jurassic world: fallen kingdom'da tekrar "claire dearing" rolünü üstlendi. film henüz vizyona girmemiş olsa da, gişe başarısı elde edeceği yüksek ihtimal.
ben bryce dallas howard'ı the village'daki "ivy" ve spder-man 3'teki "gwen stacy" olarak aklıma getiriyorum. "gwen stacy"'yi canlandırırken karnındaki "theodore norman"'a 5 aylık hamile olması ve adeta fil yutmuşçasına kilolu olması hemen hemen bütün film eleştirmenleri tarafından filmin en büyük hatalarından biri olarak nitelendirilse de, stacy'nin çizgi romanlardaki fettan halini beyazperdeye nefis yansıttığını düşünüyorum. triplerinden izleyici olarak hepimize gına gelen "mary jane watson"'la karşılaştırma yapılabilecek bir başrol aktrisin seride olmasını hep olumlu buldum ben. stacy'ye howard'ın kattığı derinlik ve gerçeklik ise, serinin son filmi olacağı önceden açıklandığından dolayı spider-man 3'ün izleyiciye hüzün değil, neşe pompalamasını sağladı. the help ve 50/50'teki tamamlayıcı rolleri ile gold'daki saf aşık "kay" rolü, oyunculuk kariyerinin özeti olabilir: the village'ta gördüğünüz ivy kadar iyi bir başrol oyuncusu da, senaryo derinliğine katkı verebilecek yan rol oyuncusu da olabilirim.
biraz magazinel bilgi ve kapanış:
- babası ron howard'ın, joaquin phoenix'in de yardımıyla vegan olma kararı almasından sonra (phoenix howard'a "birkaç kez earthlings'i izle ve sonra bana et hakkında konuş" demiş), bryce dallas howard da 3 buçuk yıl boyunca vegan olmuş (2003-2006).
- bütün kardeşlerinde olduğu gibi, kendi adlarından birini aldığı yer, aynı zamanda doğduğu yer olan dallas'tır. ailesi 4 çocuklarına da göbek adı olarak doğdukları yerlerin adlarını koymuş (garip, di' mi?).
- spider-man 3 çekilirken hamile olduğunu bilmediğini yazmıştım. filmdeki aksiyon sahnelerinde dublör kullanmadığını yazdığımda, durum daha da vahimleşecektir.
- hayatında alkol kullanmamış, kullananları da anlayamıyormuş. bunun açıklamasını da güzel yapmış gerçi, hakkını yememek lazım: "kontrolü kaybetmeyi sevmiyorum. hayatımda hiç alkol olmaması, çevremin de alkol kullanmadığı anlamına gelmiyor. kontrolünü kaybedip garip şeyler yapan çok tanıdığım oldu. kontrol bende değilse, içinde bulunduğum durumdan hoşlanmıyorum".
- jessica chastain'le kendisini karıştıranlar çok oluyormuş. böyle durumlarla karşılaştıklarında, ikisi de diğeri olduklarını söylüyormuş. howard bunun hakkında şöyle bir şarkı bile söylemiş. ikisinin de durumdan çok da şikayetçi olduklarını sanmıyorum.