1. Başıma bişey gelmiycekse, okurken acaip sıkıldığım kitap. ilerlemekte zorlandığım romanlardan. Ama diyorum iyiki zorla da olsa devam etmişim okumaya. Sıkıcı başlayan kitap ortalara doğru sürükleyici bir hal almıştı. Gustave flaubert’in anlatımını geç kavradım herhalde.
    Romanı lisedeyken okumuştum. O yıllarda idealist bir genç olaraktan madam bovary’nin o bencil, sadakatsiz, ihtiraslı, bencil, tatmin olmayan, ve ille de bencil, aptal, doyumsuz, bencil demiş miydim? işte o halleri beni çileden çıkarmıştı, hiç sevmemiştim ’yi. Kitaptaki diğer karakterleri de çok aciz ve zayıf bulmuştum.
    Bu ergenlik dönemi sığ yorumlarımın ardından:

    bu en ünlü romanını 1856 yılında yazmış. Roman bölüm bölüm bir dergide yayınlanmaya başladıktan sonra çok eleştiri almış. Bu romanla halkı geleneklere, din ve ahlak kurallarına karşı çıkmaya özendirdiği gerekçesiyle yargılanmış. O dönem Flaubert romanını savunurken “madam bovary benim!” demiştir.
    1 yıl sonra beraat etmiş. Beraat etmesinin ardından yayınlanan roman edebiyat çevreleri tarafından coşkuyla karşılanmış. Bu yargılanma biraz da romanın ününün artmasına yardımcı olmuş.

    150 yıldan uzun bir süre önce yazılmış olmasına rağmen (hadi tam sayıyı vereyim: 162 yıl önce) hala tazeliğini koruyan bir roman. 162 yıl önce, yani 19. Yüzyılda yazılmış. Buna rağmen günümüz insanını basit bir dille anlatıyor sanki. Kadının yaşadığı buhranları, doyumsuzluğunu, sıkışıp kalmışlığını yalın bir dille, çarpıcı bir gerçeklikle ortaya koyuyor. akımını ortaya çıkaran yazar olarak Kabul edilmesi boşa değil..

    #86811 morgase | 7 yıl önce
    0roman 
  2. 1856 yılında (bkz: ) tarafından yazılan, ilk çağdaş gerçekçi roman. Tüm zamanların en iyi on kitabı içerisinde yer alır. Toplumsal ahlakın en iyi irdelendiği romandır zannımca.
    #240707 becoolnotfool | 4 yıl önce
    0roman