1. sinema tarihinde, 'ın hepsini kazanan üç filmden biridir. kitaptan uyarlanmıştır. 'ın oyunculukta zirve yaptığı filmde, diğer oyuncular da çok başarılı oyunculuklar sergilemişlerdir.

    bu filmi 2 ay öncesine kadar izlememiştim. şu an ise 5 kez izlemiş biri olarak konuşuyorum. hayatımda hiçbir filmi izlerken bu kadar keyif almamıştım. gereksiz, sıkıldığım tek bir sahne bile yok bu filmde.

    filmdeki bana göre en güzel sahne;
    -- spoiler --


    mcmurphy'nin diğer hastalara "sürekli buranın dayanılmazlığından şikayet etmenize rağmen dışarı çıkacak kadar yüreğiniz yok mu? ne sanıyorsunuz kendinizi? deli falan mı? değilsiniz işte. dışarıda dolaşan o diğer gerzeklerden daha deli değilsiniz! dediği sahnedir.


    -- spoiler --



    filmde ilgimi çeken başka bir konu ise zorunlu ve gönüllü hastalar.
    -- spoiler --


    mcmurphy'nin birlikte kaldığı hastalardan, belki de en aklı başında olanı gibi görünen taber, o 9 kişi içerisinde zorunlu olarak orada bulunan tek hasta. bu beni oldukça şaşırtmıştı, sizinle de paylaşmak istedim. hazır spoiler butonunu buşmuşken şu repliği de yazmadan edemem. "put it in the basket chief!"


    -- spoiler --


    1975 yılında çekilen bu filmi hala izlemediyseniz mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
    #791 blackmamba | 8 yıl önce (  7 yıl önce)
    0film 
  2. 'a 1975'te en iyi aktör oscar'ı getiren film.
    #1538 nottobe | 8 yıl önce
    0film 
  3. kazandığı tüm oscar ödülleri:

    en iyi film
    en iyi yönetmen
    en iyi senaryo
    en iyi erkek oyuncu
    en iyi kadın oyuncu
    #1550 fly | 8 yıl önce
    0film 
  4. 'un aşmış performasıyla harikalar yarattığı enfes film.
    #16396 thedirector | 8 yıl önce
    0film 
  5. türkçedeki adı "guguk kuşu" olan film. kimilerince 1975 yılı yapımı "guguk kuşu" filminin dişisi (ya da dişi filmi ya da dişi versiyonu) olarak yorumlanan (ama bence öyle olmayan) 1995 yılı yapımı "aklım karıştı" filmi için,

    (bkz: )
    #16521 ma icari | 8 yıl önce (  4 yıl önce)
    0film 
  6. kült bir film.

    bünyesinde bence sistem eleştirisi adına harika sahneler taşımaktadır. spoiler niteliği taşıyan birkaç cümle ile bu sahnelerden birini anlatmak istiyorum:


    -- spoiler --


    r.p. mcmurphy, hastane koğuşunda hastaların sorunlarının konuşulduğu sözde oturumlardan birinde otoriter başhemşireden beyzbol maçlarının izlettirilmesini ister. bunu demokratik yollarla çözmeleri gerektiği savını öne süren başhemşire oylama yapar ve 9 kişilik çok da ağır hasta olmayanlar ile yapılan oylamada mcmurphy'nin isteği kabul edilmez, anca 3 kişi mcmurphy ile aynı oyu vermiştir. başhemşire, "6'ya karşı 3, çoğunluğu sağlayamadınız mcmurphy" der ve demokrasi, güçlünün dediği gibi geliştiği için sıkıntı çıkmamıştır, oylama bitmiş, konu o gün için kapanmıştır. ancak ertesi günkü toplantıya mcmurphy diğer hastaları da organize mi eder yoksa üzerinde topladığı lider ruhun etkisiyle midir bilinmez, yanına taraftar çekmiştir... lider ruhlu "hasta"mız, dünkü oylamanın dünkü maçla alakalı olduğunu, bugünkü maç için tekrar oylama yapılması gerektiğini savunur ve başhemşireye tekrar oylama yaptırırlar. oylama sonucunda oturumda bulunan 9 hasta da mcmurphy ile aynı görüşte olup akşamları beyzbol maçlarının televizyondan izlenmesi taraftarıdır. ancak bu sefer, her zorba yönetimin yapacağı gibi bir hainlik yaparak, başhemşire oyunbozanlık yapmış ve "bu koğuşta aslında 18 kişi kalmakta, yani siz yine çoğunluğu sağlayamadınız mcmurphy" diyerek oturumu bitirmiştir. başhemşirenin 18 kişiden kastı ise oturumda dertlerini anlatmayı, terapi görmeyi bırak, dünyadan bihaber, ileri derece akıl hastalarıdır ve birçoğu yatalaktır. mcmurphy buna itiraz eder ve onların da mı oy hakkı olduğunu sorar başhemşireye... onların, burda ne konuşulduğuna dair hiçbir fikirlerinin dahi olmadığını söylese de başhemşire oturumda bulunan 9 kişinin kabul oyunu hiçe saymış, oturumu bitirmiş giderken mcmurphy, sağır ve dilsiz olan dostu kızılderili şefi bir şekilde ikna eder ve 18 kişilik oy kullanmaya ehil olduğu iddia edilen koğuşta 10 kişilik bir çoğunluk yakalamışlardır... ancak zorba başhemşire oylamanın bittiğini söyleyerek demokrasiyi hem yokuşa sürmekle kalmamış, hem de yokuşa sürülmüş bir demokrasideki zaferi dahi hiçe saymıştır... o andan sonra ise mcmurphy'nin kapalı televizyonda sanki maç yayını varmış gibi yapıp diğer hastalarla coşkulu bir sözde taraftarlık yaptıkları sahnede hırsından dayanamayarak hastalara bunu kesmeleri direktifini vermiş, ancak başarılı olamamıştır...


    -- spoiler --



    filme dair daha fazla spoiler vermeden aldığım ve iletmek istediğim ı belirteyim:

    demokrasi kılıfı adı altında bize sunulan şey her zaman gerçek demokrasi ile, adalet ile örtüşmekte midir'i sorgulamamız gerektiğini göstermiştir film, bence. oy verme hakkı olduğu iddiasında bulunulan kişiler aslında konunun tamamen dışındalar iken nasıl olur da bir karar alma aşamasında bu olayın başrolleri haline gelebilir ve sonucu etkileyebilirler? bu etik midir, demokrasi bu mudur, adalet bunun neresindedir'i tartışmamız gerektiğini düşünmemizi sağlamıştır film... en azından benim... belki filmin böyle bir mesaj verme amacı yoktu belki vardı bilmiyorum ancak benim filmdeki bu bölümden aldığım buydu... seçmen vasfı olmayan kişilere gerçekten neyi emanet ediyoruz ve sözde kararları nelere mal oluyor görmemiz açısından güzel bir mesajdı bence...

    bu sahne lı kısımda bahsettiğim zorba başhemşirenin oylama sonrası oturumu bitirince mcmurphy'nin az önce yukarıda bahsettiğim, sisteme harika bir "delilikle" başkaldırdığı sahne. devrimin (illa sosyalist bir devrimden bahsetmiyorum...) pes etmemekle gerçekleştiğinin en güzel metaforlarından...

    son olarak; oy ehliyeti nedir, üçüncü dünya ülkesi demokrasilerinde ne derece gereklidir?

    en son olarak, sayılabilir, ama sayılmayabilir de...: diktatörleri, zalim yönetimleri, otoriteleri yenemezsin... o sistem, çarklarını daima dönderir, yapabiliyorsan sen kaçmalısın... sistemi değiştiremezsin...
    0film 
  7. jack nicholson'ın yanında , , , gibi oyuncuların da harika iş çıkardıkları, şahane bir delilik(!) öyküsü.

    baştan sona tam bir sinema şöleni. bir değil birkaç kez izlenmesi gerekenlerden.
    #36191 petra von kant | 8 yıl önce
    0film