2008'e kadar popülerleşememiş, genellikle küçük roller edindiği filmlerde yer almış, sons of anarchy'den sonra ise tam anlamıyla "aranan oyuncu" olmuş, 1980, ingiltere doğumlu, tam adı "Charles Matthew Hunnam" olan aktör.
yer aldığı ilk uzun metraj filmi, charles dickens'ın aynı adlı romanından uyarlanan nicholas nickleby'deki başrol. 2002'de gösterime giren filmden sonra popülerleşmesi için 6 yıla daha ihtiyacı olacak. 2 sezon kadar süren komedi dizisi undeclared'deki rolü de fena değildi. sons of anarchy öncesi cold mountain ve children of men'deki küçük rolleri, green street hooligans'daki başrolü hariç hiçbir işi yok bu 6 yılda. ardından sons of anarchy geliyor tabii. 7 sezon süren dizinin bütün bölümlerinde yer aldı. "topluma göre aykırı motorcu" tiplemesine özellikle genç izleyicilerin adeta aşık olması sayesinde bir anda yoktan var oldu. aslında hiçbir zaman iyi bir başrol oyuncusu, senaryoyu dolduran bir yan rol oyuncusu olmamasına rağmen, dizideki rolüyle "neredeymiş bu adam bunca yıldır?" sorusunu sordurttu.
dizi devam ederken, kadrosunda bulunduğu the ledge ve pasific rim ise şöhretini perçinledi. özellikle pasific rim aslında bok gibi bir film olmasına karşın, hunnam'ın sevenleri tarafından filmin aslında o kadar da kötü olmadığı söylenir oldu. dizi sona erdikten sonra da, içinde yer alması istenen filmlerin sayısı arttı. crimson peak, the lost city of z ve son olarak da king arthur: legend of the sword'da birbirinden farklı, aslında altından kalkabilmesi mümkün görünmeyen rollerde elinden geleni yaptı. king arthur'un, kendisinin kariyerini bambaşka bir noktaya taşıyacağını düşünüyorum ben. henri charriere'in başyapıtı olan papillon*'un yeniden uyarlamasında da başrol onun. eleştirilere bakarsak, bu işin de altından kalkmış durumda. kötü senaryolu aksiyon filmlerini seçmediği sürece, aktörlük yolunun oldukça parlak olacağından eminim ben. sadece yaşı biraz biraz geçiyor. en azından yılda 1 filmde görünmesi, yüzünün unutulmaması ve yeni filmlerde kendisine rol kapabilmesi adına yararlı olacaktır.
küçük bilgiler:
- 1999'da evlendiği ve 3 yıl sonra boşandığı eski eşi katharine towne ile dawson's creek'in seçmelerinde tanışmış. birkaç hafta sonra da çat diye evlenmişler.
- anne hathaway ve jamie bell ile olan sıkı dostluğu, adını ilk kez duyurduğu nicholas nickleby'nin setinde başlamış.
- kendisi çocukluğundan beri disleksikmiş. bu durumun hayatını çok da zehir etmediğini; hatta, bu yüzden kendisini özel hissettiğini anlattığı röportajları var.
- germafobi*si varmış. nedir bu: titizlik hastalığı. sadece toz, kir olarak düşünmeyin bunu çünkü hunnam'da olan durum biraz daha fazlası. yer aldığı filmlerde öpüşme sahnesi varsa, kesinlikle kendisi olmuyormuş öpüşen. uzun süreli sevgilisi ile normal hayatta öpüşmekten çekinmediğini ama setlerde öpüşmenin kendisini öldürebileceğini anlatmış. garip, di' mi?
- oyunculuk için keşfedilmesi bir spor mağazasında olmuş. yıl 1989. henüz 9 yaşında bir velet olan hunnam kendisinden oldukça büyük bir kadın görmüş bu mağazada ve onunla flört etmeye başlamış =) kadın ise, byker grove ismindeki bir ingiliz dizisi için oyuncu seçmelerine sokabileceği çocuk oyuncular arayan biriymiş. kadın ona hemen seçmelere girmesini önermiş. dizideki rollerden herhangi birini kapamamış olsa da, 10 yıl sonra dizinin 1 bölümünde yer almış.
kaynaklar genel olarak imdb verileri ve nerede okuduğumu hatırlamadığım kendi bildiklerim.
the gentlemen filminde karaktere muthis girmistir. ayni zamanda soz konusu filmde, tavirlari ve giyimi ile filmin tonuna da guzel bir katki sunmustur. seviyorum boyle duz adamlari. nedense bana fena halde sarisin tom hardy havasi vermektedir. bakalim soz konusu filmin dizisinde neler yapacak.
tam adı Charles Matthew Hunnam olan 1980 doğumlu ingiliz oyuncu ve senarist. sons of anarchy (2008-2014) dizisinde bebe olarak başladığı kariyerine bakınız; tr.pinterest.com/...
vogue için yaptığı şu çekimlerden sonra "ben sarışın sevmem yaae, diyen kadınları da etkilemiş olan aktör, yakışıklılık tanımının ete kemiğe bürünmüş halidir. ftape.com/...
the ledge (hayatının seçimi) isimli 2011 yapımı filmde Liv Taylor ile beraber her göze neşe katacak bir performans sergilemişlerdir. www.google.com/...
cold mountain, king arthur, the gentlemen, the papillon gibi başarılı filmlerde arz-ı endam eden beyefendi gösterdiği sempatik tavırlar, hayvanlara ve doğaya yaklaşımındaki duyarlılık, nerede olursa olsun hiç bir hayranını kırmayan tavırları dolayısıyla da gönüllerde taht kurmaktadır. kendisinin filmlerinden birini izlerken bitmeyen övgü dolu sözlerimden ufak çaplı rahatsız olan eşimin de en son, "çıta buysa kafam da rahat aslında" demesiyle aile huzurunu da bozmamış bulunuyoruz.