-
"tanrıkent" filminden hatırlayabileceğimiz brezilyalı yönetmen fernando meirelles'in 2008 yılı abd yapımlı drama-bilim kurgu filmi.
filmi izlerken filmin kurgu olduğunun unutulmaması gerekiyor. bildiğimiz gibi kurgusal filmlerin gerçekçi filmlerden ayrı olarak kendi gerçeklikleri vardır. "blindness", yani "körlük" filmi, bazı sahneleri nedeniyle yalnız bakış açısıyla değil görüntüleriyle de izleyiciyi rahatsız edebilecek bir film. sinemaya özel ilgisi olmayanların izlemek istemeyeceği bir film olabilir bu yüzden. filmdeki oyunculuklar çok iyi, ama film hem iyi hem kötü; filmin seyirci bakımından iyi yanları da var, kötü yanları da var.
-- spoiler --
filmi izlerken bazı sahnelerde gerçekten darmadağın olabiliyorsunuz, hani o gerçeklik sağlanabilmiş filmde. filmi izleyeli yıllar olmuş ama izleyince unutamayacağınız türden bir film. hani bazı filmler bazı bakımlardan önemlidir, bu önemleri yüzünden sizi rahatsız etse dahi o filmleri izlemelisinizdir. gibi.
filmin konusu, filmin sinemaya uyarlandığı kitapta da olduğu gibi "körlük" ama bu körlük bildiğimiz türden bir körlük değil. ilk kör olan kişiden yayılarak salgın halini alacak bir körlük. ve bu salgın da tıpkı bulaşıcı hastalıklar gibi insanlara ölüm ve yıkım getirecek. ama gelen nasıl bir ölüm, ama yıkılanlar neler olacak.
-- spoiler --
izlenmesini tavsiye edebileceğim, atmosferi bulanık bir filmdir "körlük". -
jose saramago'nun ensaio sobre a cegueira* adlı romanının film uyarlamasıdır. çıktığı dönemde önce şiddetli yıkıcı eleştirilere maruz kalmış, ardından beğenilmiştir.
özellikle kitabı okuyanların "filmi olsa, nasıl olurdu acaba?" diye düşünüp hayal ettiği hemen hemen bütün sahneler gayet başarılı. filmin kadrosunun şaşaası hem saramago'nun romanını hem de filmin asıl anlatmak istedilerini bir miktar geri plana atmıştı. bu açıdan bakıldığında, popülerleşememesi makul görünebilir; yönetmen fernando meirelles zaten filmleri ses getiren bir yönetmen değildi o zamanlar.
bundan sonra yazacakların ağır spoiler olabilir, emin olamadım. filmi izlediyseniz; en azından romanı okuduysanız, bundan sonraki kısmı okuyun siz gene de.
dvd içeriği ise göz dolduran bir filmdi. romanı okuyanlar bilir; açılışı tamamen kör olma duygusuyla başlar. bunun, kör olmayan, gözleri sağlıklı bireyler için anlamı oldukça iç karartıcı hatta bazı yerlerde sıkıcıdır. ama gene de biraz da olsa "farklılıkların farkında olalım" tarzı sloganlara "körü körüne" bağlı insanlar için çarpıcı bir film olmuştu. özellikle film bittikten sonra dvd içeriğindeki saramago'yla filmden önceki ve sonraki konuşmalar izlendiğinde, saramago'nun ne kadar mutlu olduğunu görmek etkileyici oluyor. ayrıca film çekilirken oyuncuların filme nasıl hazırlandıkları ve çekimlerin kamera önüne yansımayan sahnelerinde neler yaptıkları oldukça iyi anlatılmış.
genellikle fiziksel engelle ilgili filmlere oyuncuların hazırlanması özellikle son zamanlarda iyice farklılaşmaya başladı. daha öncelerde çekim hileleri ve bilgisayar saçmalıklarıyla göz boyamaya meyilli olan görüntü yönetmenleri ve yönetmenler şimdilerde daha inandırıcı ve bana göre daha insani seçeneklere yönelmiş durumda. julianne moore dışındaki oyuncuların kontak lens benzeri bir şeyle görüşlerinin %30'lara kadar düşürüldüğünü bilmek, filmi beğenmeyenler için pek bir şey ifade etmeyecek olabilir. çekimler başlamadan önce, yönetmenin eline bir çan alıp oyuncuları etrafına topladıktan sonra, gözlerini bağlayıp zilin sesini takip ettirerek onların yön tayinlerini nasıl etkilediğini görmek de, bu filmi beğenmeyen kitlenin beğenilerini sorgulatmayacaktır.
saramago'nun 1 yılı aşkın bir süre boyunca filmin çekilmesini engellemeye çalışması, filmin çekimine izin vermeyerek ayak diremesi, sonrasındaysa ikna olup filmin ilk kopyasını izlemesi var bir de. film bittikten sonra fernando meirelles ile olan diyalogu, ağlaması, "ölmeden bunu bana gösterip beni mutlu ettiğin için minnettarım sana" demesi, meirelles'in de onu kelinden öpmesi bu filmi bana ölene kadar hatırlatacak olan detaylardan birkaçı.
en başta da dediğim gibi, romanı okuyanlar için büyük bir haz, okumayanlar için de ayrı bir tecrübe olması umuduyla bu yazıyı noktalarken, son olarak şunu yazmak istiyorum çılgıncasına:
"bazı şeyler görünse de, görünmese de aynıdır. ama önceden gördükleriniz, sizin için, göremediklerinizden daha değerli görünebilir." -
göremeyiş üzerine yazılmış saramago romanını okudum gözlerimle. çoğu zaman okurken zihnimde görüntüler kurgularım, kitap kahramanlarını şekillendiririm. bunu okurken öyle olmadı. hiçbir karakter için bir görüntü oluşturmadım. okurken körleştim belki de. bu nedenle izlemeyi reddettiğim filmdir.