web log. ağ seyir defteri ya da ağ kaydı diye türkçeleştirebileceğimiz internet üzerinden yayınlanan günlük benzeri bilgilendirici ya da serbest içerikli yazılar yazabilmeyi sağlayan platformlardır. milenyumdan sonra hızla yaygınlaşmış ve google boyunduruğuna girdikten sonra türevleri ortaya çıkarak yazı yazma işini internete taşımıştır.
şu sıralar yazılarımı paylaşmak için açmayı düşündüğüm platform. hayatımın belirli dönemlerinde planlayıp wordpress üzerinden ücretsiz bir tanesine sahip olup, belirli bir süre sonra da vazgeçtiğim. motive ve konsantre olma problemleri yaşıyorum sanırım, bunu da daha yeni keşfettim.
4 yıl boyunca ama düzenli ama düzensiz bir şekilde yazdığım ve geçenlerde kapattığım iç döküntülerimi yazdığım mecra. Kapatınca bir boşluk oluyor mu? Evet. Birçok arkadaşla iletişimim koptu mu ? Evet.
öğrendiğiniz bir yabancı dille yazdığınızda o dile ait çoğu şeyi araştırmanızı gerektiren, haliyle yabancı dilinizi geliştirebileceğiniz mecralardan birisi.
mesela şu ara japonca blog yazmaya başladığım için japonca müzik terimlerini öğrenmeye başladım. eskiden bu tür şeyleri gereksiz görüyordum. "nerede çıkacak ki karşıma?" dediğim çoğu kelimeyi şu ara öğrenmeye başladım. ama cidden o kelimelerde bir işin meraklısı değilseniz karşınıza çok sık çıkmayacak türden kelimeler. en fazla gazetelerdeki kültür sanat köşe yazılarında falan rast gelirsiniz.
gitar üzerine yazacaklarım bitince de başka alanlardaki terimleri içeren yazılar yazmayı düşünüyorum. mesela politikayı hiç sevmem ama mecbur yeni terimler öğrenmek için yazacağım başka yolu yok.
yarın ilk defa japonca olarak kitap eleştirisi yazacağım bakalım nasıl olacak. yazmak ve arkadaş sohbetleri birbirine pek benzemiyor çünkü.
keşke daha erken cesaret edip açsaymışım o blogu...
Kişisel zevklerin, hayatların, çok orijinal ve tatlış olduğu düşünülen enstantenelerin sayesinde yayınlanabileceği platform. Sözlük mantığını kavrayamayanların sözlüğü dönüştürmeye çalıştıkları şey. Anahtar kelimeler: bence (ya da banca), yapmak/gitmek/görmek/almak istediğim şey, ve türevleri.
Okunmaya değer birini bulmak trafikte mükemmel sinyal kullanan sürücü bulmaktan zor.
"Hayata dair yazdıklarım hep yalnızlıklar üzerine oldu, insanlar... uyumsuzluğum... sen? zaten sen yoktun!" Ayarında yarak kürek zırvalar.
Eskiden bir o kadar da - bir milyon benzerinden kopya- sözde gezi fotoları, yemek tarifleri falan olurdu. Youtube, instagram o irini biraz boşalttı.
Ya kendi kendine takılanla ne zorun olur ama Bir de "xyz blog ödülleri var, n'olur oyla", "kalemim güçlüdür, fikrini alabilir miyim?"ciler darlayınca tepkim arttı.
4 tane, yazıyla dört tane blog kaldı takip ettiğim. Belki 4000 tane gezmişimdir.
sözlük macerasına atılmadan önce kendi kendime yazıp okuduğum bir blog açtım. kendi okuduğum diyorum çünkü içerik kalitesinden önce, ceo meo olaylarına hiç vakıf olamadığımdan sıfır trafik aldım. kimse yazdıklarımı okumadı, kimse girmedi, çıkmadı. kaldı öyle atıl şekilde bu nedenle de iyi mi yazıyorum, kötü mü yazıyorum, insanlar bloğumu gördü mü, görmedi mi hiç öğrenemedim.
sonra oradakileri buraya, buradakileri oraya atıp da durdum...
yazdıklarını insanlar paylaşmanın güzel bir yolu. kendinizi geliştirmenize de katkısı oluyor çünkü sürekli bir şeyler okumanız, araştırmanız gerek. bir de insanlarla paylaşmanın mutluluğu var tabi ama ben blogda kendi kendime takıldığım için onu tadamadım. karantinayla beraber yine merak saldım. bu sefer şöyle bir site kullanmaya başladım. yazdıklarımı, çektiğim fotoğrafları paylaşıyorum. yazdığım bir kitabı satışa koydum. sesli kitap, bilet satışı da var. sattıklarınızdan yüzde 95, reklamlardan yüzde 70 kazanıyorsunuz. benim araştırdığım siteler içinde en karlısı buydu. blogdansa bu tarz siteler bana artık daha mantıklı geliyor. bakalım, bunun akıbeti ne olacak.