2 hafta önce albümlerini çıkartmışlar. adı psychotic symphony . "sadece kapağına bu kadar özendilerse, şarkılar nasıldır acaba?" diye yutkuna yutkuna dinlemeye başladım ben albümü. 9 şarkılık bir albüm bu. figaro's whore hariç (ki o da sadece solo ve 1 dakika kadar sürüyor), en ksıa şarkı 5 dakika. giriş şarkısı god of the sun tam bir şaheser olmuş. sanki portnoy dream theater'a geri dönmüş de, orada çalıyor gibi. soto'nun james labrievari vokali şarkıyı apayrı bir yere taşımış. eğer dream theater'ı seviyorsanız, bütün albümü olmasa bile, god of the sun'ı dinlemeniz gerek. pull me under etkisi gibi bir şey olmuş. müthiş. coming home da hızıyla etkiliyor insanı. kafa sallamaya teşvik ediyor adeta.
albüm çok güzel olmuş. umarım devamı da gelir albümlerin ve tek albümlük bir grup olarak kalmazlar. kxm'e de benzettim ben yer yer. dinleyin, siz karar verin işte.
İkinci albümleri ilkinden de iyiydi, kurulurken "bu bir yan proje değil, gerçek bir grup" diye belirttikleri kadar var. Bir de bu grubun içinde üç kişi enstrümanları bir kenara koyup a capella da yapıyorlar, ona da voices of apollo diyorlar, o üçlü de portnoy, ron thal ve jeff scott soto'dan oluşuyor. Ron thal'ın sesinin gayet iyi olduğunu bilirdik, mike portnoy zaten genelde "benim sesim duyulmaz nasıl olsa" diye arada kaynayacak şekilde mırıldanıyor ama olsun cümbüş yine de cümbüştür.