bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. Kendime bile itiraf edemeyeceğim şeyler var. En zoru bu zaten. Kendine itiraf edebilmek. Dolayısıyla bile gereksiz oldu diye düşünmeden duramadı. Yerinden kalktı. O bile'ye rağmen duramazdı orda. Karşı sandalyeye geçti. Yaptığı işe orda devam edecekti. Manzara güzel ama güneş biraz fazla gözünü almıyor mu? Birazdan bir bulutun arkasına geçer, çıkmasına vakit kalmadan da batar böylece başka masaya geçmem gerekmez.

    Mesaj geldi. Okumadı. Kulaklıklar ve müzik, belki ders çalışırım, proje yaparım. Bir yudum daha kahve. Soğuk. İyi geliyor soğuk.

    Bakmakta olduğu şu noktaya, bir zamanlar çoktan daha çok sevdiği birisi, 20 dakika önce bir başka açıdan, karşıya geçmekte olduğu vapurun camından bakmıştı. Güneş onu da en az bu kadar rahatsız etmişti muhakkak. Bunu akşam fark edecekti. Profil fotoğraflarına bakacaktı çünkü insanların. Dünkü ve bugünkü fotoğrafların başka olduğunu görecekti. Adı bir zamanlar ile anılan o ile, Aynı günün aynı saatinde güneşin onu da en az bu yoğunlukta rahatsız ettiği, yakın ama ayri bir lokasyondan aynı boş noktaya bakmışlardı. Belki de haberim yokmuş gibi çek demiş sonra bu cümleye gülmüştü yanındakiyle. Kimdi acaba o?

    Yapacak bir şeyler vardı ama yapacak güç yoktu. O yüzden birilerinin fotoğraflarını karıştırırdı.

    Görecekti. Kendini. 20 dakika farkla baktıkları o noktada.

    Ama şimdi, yine güneş geldi. buluttan güneş sıyrılıp ışık dalgalarını onun sarı noktasına fırlatıyordu. Kafasını cevirdi sola doğru, biraz da öne eğdi, telefona baktı, mesajlarına. Önemsiz hepsi. Cevap verdi birine. Güneşi, önüne düşen saçları engelliyordu. Asimetrik küt kesim saçlarını daha bir sevdi. Dışarda yine o noktada gözleri. İtiraf edemiyorum kendime, var bir şey. Aramızda.

    itiraf etmek güç. Neyi itiraf edeceğini düşünmek bile, düşünce boyutunda dile getirmeye çalışmak bile. Ve bu bile'ler yüzündan kalkıp gitti, yapacak en iyi şeydir gitmek. Çekip çekip giderim ben, yoksa kırar incitirim, yapamam kalamam, giderim gitmek istemeyerek çekip çekip. Kaçağım.

    #54425 vemvet | 8 yıl önce (  8 yıl önce)
    0kişiye özel 
  2. Kaçılan o masa değildi belki, bir başkasının oraya hemen gelmiş olması da bunu doğrulamaya yetmekten daha fazlasını yapamazdı. Kimse bir masadan kaçmaz.

    Güneşin kızıllığı yok oluşa boyu eğmişken koyu mavinin altında, bu yok oluş camdaki yansımanın var olma nedeni oluvermişti. İç mekanın ve yan masada oturan bir başka bireyin doğrudan o batıştaki mavi-kızıllık arasında debelenen hafif bulutların üzerinde yansıması ortaya çıkmıştı. Cam iyi ki vardı. Sağ taraftaki kitaplar ile diğer masaların da yansıması bitivermişti üzerinde camın, bu ılık saydam kütlenin boyutsuzluğuna boyut katarak. İç mekan ve tanımadığı insanların da yansıması ne değişikti.

    Yeni gelen buraya oturdu. Dışarıyı seyre koyuldu. Yansımayı fark etti. Kendi yansımasını.

    Bir söz geldi aklına, neville goddord'dı sanırım. Ne demişti? Her yansımanın bir iç dünya olduğunu mu söylemişti? Evet mantıklı ve hoş olurdu bunu söylese, biraz da romantik ama söylediği şey bu değildi.

    Bir fotoğraf çekti masadaki. Aklına sylvia plath'in bir şiiri gelmişti neville goddard'ın söylediği şey aklına gelmediği için.

    Yansımasını gördüğünde ne kadar da sahici dedi. Gerçeğin kendisi. Gün batımıyla iç içe. Çünkü gün batarken biliyoruz ki, bir gün daha geçti, ve biraz daha büyüdük. Ve aklına geldi o söz. O söz hatırlattı ki dünya sonsuza dek kendi içinde yaptığın her şeyi yansıtan bir ayna. Bu cam gibi.

    Ya da bir göl gibi şiirde bahsi geçen. Etrafımızdakiler Yansımları biz ne yapıyorsak ve sahip olduğumuz her şey içimizdekinin bir yansıması.

    Yansımalar dünyası ve yanılsamalar. Hiçbir yansıma gerçekten ötesi olmadığı gibi, yanılsamalara yer olmadığı gibi bu yansımalarda, ve yine de yanılsamalar buluyoruz bir şekilde sebepsiz belki de. Ben, tek bir gerçek sebep bulabiliyorum yanılsamalarımıza: yine biz, içimizde olup yansıtamadığımız biz. Hiçbir aynada denk gelmediğimiz bir iç benlik. Ya biz ayna olsaydık?

    Sylvia plath'in mirror şiirinde bahsettiği bir yansıma aracı yani:

    "Gümüş renginde ve net. Önyargısız.
    Ne görürsek onu yutuveren anında
    Olduğu gibi, sevgi veya nefret ile değiştirmeksizin onu.

    Zalim değil, doğru söz sahibi.
    Küçük Bir tanrının gözü, dört köşeden mürekkep.
    Çoğunlukla karşı duvara dalıp giden bir ayna.
    Pembe ve benekli bir duvar bu.
    Öyle saatler geçti ki onunla karşı karşıya, sanırım o duvar onun kalbinin bir parçası artık.
    Yüzler ve karanlıktır ayıran onları yine ve yine.

    Sonra bir göl oluverir bir ayna bir kadının üstüne eğildiği. Ne olduğunu anlamak için gölü kurcalayan bir kadın bu.

    Kadın döner sonrasında o yalancılara: aya ya da mumlara.
    Onun arkasını gören ayna, dürüstçe ve sadakatle yansıtır gördüğünü.
    Kadın gözyaşı ve titrek eller ile ödüllendirir aynayı.
    Onun için önemli olduğunu düşünür ayna da. Kadın gelir ve gider
    Her sabah karanlığın yerini alıveren yüzüdür bu kadının.
    İçinde o aynanın boğdu bu kadın gençten bir kızı,
    Ve o aynanın içinde günden güne bir yaşlı kadın yükselir ona doğru, korkunç bir balık gibi."

    (mirror şiirinin türkçe yorumlamasına yer verdim bu son kısımda. Kendimce. Orijinali sylvia plath'e aittir.)
    #55279 vemvet | 8 yıl önce (  8 yıl önce)
    0kişiye özel 
  3. Masadan kalktıktan sonra yola düştü nereye varacağını bilmeden yürümek, yükünü atmak umuduyla bir sahilde. Denizi izlemek hiç düzeltmemişti kırgın olduğu zamanları, ama bir umut koşardı en yakın sahile. Koştu da yine.

    Kırılıveriyor hassas yürekler. Bir an yetebiliyor, bir kelime. Öncesinde hissedilen o derin ve anlamsız gelen terk edilmişliğin vücut bulmasına yeten bir sözcük. Kırıveriyor işte o kocaman bedeni. Kırıp geçiyor içinden bir kurşun yarası gibi, ama soğumak bilmeden.

    Buna ters düşerdi yine de. Hiç aklında tutamazdı kırgınlıklarını, belki de bu yüzden kinlenemezdi, kinlenenleri de anlayamazdı. Sadece bilirdi ki, daha önce de çok defa kırılıvermişti. Kırılıvermiştim diyor ama aslında çok kırılmıştı, öyle değilmiş gibi devam edebilmesi, o gücü kendinde bulabilmesi için 'kırılıvermek' olmuştu 'çok kırılmak' onun kalbinde. Belki de daha çok zihninde. Hangisi yönetiyorsa orda işte. Zordur kırılmak aslında. Hissetmek, kötü hissetmek gereklidir öncesinde bir sebepten. Zor olan budur işte. Mutluyken mutsuzluk hissedilir mi? Hissedilirse zordur. Sonra da bir söz ile kırılır, kırılıverir insan. Öyleydi o.

    Denizi izledi. İyi gelir diye. Gelmedi.
    #55566 vemvet | 8 yıl önce
    0kişiye özel 
  4. Okuyalım mı artık?

    Cevabını beklemeden eyleme başlanacak türden bir soru cümlesiydi. Üzerinde çoktandır uzlaşılmıştı. Bu saat okuma saatiydi. Ya da yazma.

    Öyle bir ilişkisi olmuştu. Beraber okuyup yazıp çizdikleri. Bir başkası bundan korkardı, bir diğeri ise bunu isterdi. Oysa ne ister ne korkar sade o anın, onların oluşu ile ilgilenirdi.

    Pek düşünen biri değilim galiba. Burnu kaşındı. Bir ayna gerekli. Bir ayna.

    Bu evde eksik olan şey bir boy aynası. İnsanlar kendilerini görmeden evden çıkmamalıydılar çünkü asansörden geri dönmek zorunda kalıp ayakkabılarını çıkarmak eve tekrar girmek, üstünü bazen değiştirmek, kimi zaman makyajını tazelemek, bazı durumlarda tamamen bambaşka bir renkte yeni kıyafetler giymek zorunda kalabilirdi. Bu durumlardan birinde muhakkak anahtarını evde unutur ve kapıyı çektikten bir kaç mikrosaniye sonra nöronlarından gelen bir uyarımla bunu fark ederdi. Ayakkabılarını değiştirmeden çıktığı içinse boşuna asansörden eve dönmüş olurdu.

    Herkese olur muydu bu?

    Şimdi okuyalım. Yarınsa boy aynası alırız belki. Kitaba döndü. Aynayı unutmak üzere.
    #126520 vemvet | 6 yıl önce
    0kişiye özel 
  5. İlginçtir, hiçbir şey yoktu zihninde. dedesinin gidişi ile birlikte anıları ve anları da gitmişçesine hiçlikler içindeydi ve boşluklar. saatin tik taklarını duydu. tik tak, tik tak...
    araba sürerken cama çarpan böceklerin sesi gibiydi, tik tak, tik tak.
    camdan dışarı baktı. ışıklarda uçuşan böceklere baktı. linda... " senin etrafında dönüyorum. sense bu ışık kadar kayıtsızsın varlığıma, bense sana pervane. önemsiz biri. sıradan senin için belki de." diye fısıldadı. ya da düşündü. bilemedi.

    zihnini toparlamayı denedi. biraz daha viski.
    düşünmeyi denedi. biraz daha viski.

    linda'yı düşünebildi sadece. sıkılmıştı. saati tekrar duydu tik tak.
    her şey linda'ya çıkıyordu. her tik tak edişinde saatin, şehirdeki her böceğin kanat çırpışının tik taklarında, cama çarpan bir böcek kadar çaresizce onu düşünüyordu.

    her yol linda'ya gidiyordu. onun evine gittiği günlerde yolda öldürdüğü böcekleri düşündü. camına çarpan böcekleri. konuşamadığı linda'sına giden yolda feda olan böcekler... arabasının camına yapışanlar... kendisi...

    tekrar odasına gitme isteği, tavandaki çatlaklarda yok olma isteği bedenini kavuran bir ateş de olsa, gözü tekrar kitaba ilişti. sonra biraz daha viski. linda'ya dair düşündüğü tek şeyin onun varlığından başka bir şey olmadığını fark etti. sadece linda varolsundu istediği. hayallerinde, yanında ve dudaklarında sonsuza kadar o varolsun. yarın yanına giderim diye düşündü. gitmeyeceğini hissetti. odasına gitmeliydi. yatağa uzanmalı ve hatta uyumalı. Ya da okumalı.
    #128136 vemvet | 6 yıl önce
    0kişiye özel 
  6. “Bu gecenin nedense büyük mutsuzluklar taşıdığına inanıyorum. Herkes için... Neler oluyor?” dedi içinden biri. O, Bunu derken az önce gereksiz yere sinirlendiğini ve buna daha da sinirlendiğini biliyor. Biliyor ama yine de bu gece ona herkes mutsuz gibi geliyor. “Ağlıyor musun?” sesini arıyor kulakları, gelip ona sarılacak birini bekliyor. Beklememeli. Unutulmuş gibi bir anda, hemen herkes yanındayken hem de, hissetmemeli. Ağlamamalı. Hoşçakalmalı. Biliyor. Geriye ondan, Bir tutam saç kalmıştı, sarıp sarmalayıp o saçları kaldırmış ama bir defa olsun onlara bakamamıştı. Birazdan onlara bakıp daha da ağlayacağını hissediyordu. Bu gece, mutsuzluklara gebe.
    #154562 vemvet | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    0kişiye özel 
  7. Bir tartisma esnasinda, o konusuyordu. Hep. Ne kadar kotu hissettirilmisti, kirilmisti, incitilmisti, degersizlestirilmisti, bunlari anlatiyor ve anlatiyordu. Yoruldu. Susmak isteyip susamamanin verdigi titremeyle vucudunun yandigini hissediyordu, ama hayir yanmiyor kulleniyordu. Kullenen sevgisi, saygisi, ozsaygisi, karsisindakine duydugu inanciydi. Sonuyordu. Yanmiyor, yanmalarini geride birakmis, incecik bir duman tuterken sonuyordu. Ve usudugu icin titriyordu. İnsan yanarken titrer miydi vucudu? Usuyordu, usuyecekti. Susmak istedi.

    Kulakligini takip muzik acsa, baskasinin derdini dinler gibi yapsa, saygisizlik olur muydu? Olurdu. Olurmus, oyle diyor karisisndaki.

    Kitapliga dikip gozlerini kitaplarini saysa peki? Saydi. Bir eksik vardi: yasamin ucuna yolculuk.

    İronik dedi. Gitti. Odada henuz kitapligina yerlestirmedigi bir koliyi, son koliyi acti. Kitaplarina bakti. Yasamin ucuna yolculuk yoktu. Geri dondu. Yerine gecti. Ve sustu.
    #159125 vemvet | 6 yıl önce
    0kişiye özel 
  8. Ailesi ondan alınmış, bunu 8 sene sonra fark etmişti. yalnız kaldığı bir akşamda düşünüyor, yalnız kaldı, annesine küsse tüm şehir gerçekten ona küsmüş olacaktı. Yalnızlığını düşünüyor, ve düşünüyor yalnızlığı. Tek başına ve telefonuyla. Kaybolmak, yok olmak, tam da şu an, nasıl da güzel. Kendini ait hissetmediği bu toprakta bu tende, bu bedende, başka tenlerde, başka düşlerde ve düşlerinde kaybolmak ki ne yok oluştur o. Büyümek, yok olmak mı? Ailesiz kalan çocukların hep bir yanı eksik. Aynada bile tam değil bu yüz bu gözler boşluğa bakıyor, geçmişe bakıyor. Bomboş bir his daha da kaplıyor gözlerini, sonra yüzünü, tenini, bedenini, ruhunu. Kaplıyor da kaplıyor yapayalnızlık dediği bu boşluk. Midesi bulanıyor, yalnızlıktan.

    bu sıcak eylül akşamında içindeki boşluğun ve ruhsuzluğun ve fırlatılmışlığın zihnindeki ekosu, yalnızlığına selam yolluyor, o düşünmeye devam ediyordu.
    #190579 vemvet | 5 yıl önce
    0kişiye özel 
  9. Bilimkurgular üzerine kafa yormayı en çok gerektiren tür müdür bilmem, ama benim en çok üzerinde düşünmeyi sevdiğim türdür. Bu yüzden benim için ilk cümledeki soru retorikleşiyor, ve ben devam ediyorum:

    Düşünürler ve buluşçular, her alandan, interdisipliner bir anlayış ile o kadar çok çalışma ortaya koyuyorlar ki, bazen kayboluyorum. Nerden başlayıp nereden çıkacağım, nereye varmaya çalışacağım bilemiyorum.

    Hoş pek kimsenin bildiğini de sanmıyorum. Yoksa, makinelerin kendi aralarında, insanların anlayamayacağı bir dil geliştirdikleri o talihsiz çalışma ortaya çıkmazdı. Her ne kadar fişi çektik deseler de, ya makineler, daha doğrusu yapay zeka, siz fişi çekmeden kendi enerjisini sağlayacağı yeni bir yapıya sahip olduysa?

    Bunu bilemem, ve bu bir bilimkurgu, evet.

    Beni asıl korkutan bu değil. Yapay zeka, kendi aralarında konuşan makineler, sizden bağımsız otonom ve otomatik bir dünya değil.

    Beni korkutan etrafta yürüyen makineler hiç olmadı. Onların soğuk teni belki daha bile güvenli olacak şu andan. Beni asıl korkutan, ölüm değil. En azından “ani bir ölüm” veya “öldürülme” değil demeliyim.

    Beni asıl korkutan, robotlar gibi evrimleşmek, zıplayarak değişmek, yani “upgrade” olmak/edilmek.

    İnsanların tutkusu, sonsuz bir ömre sahip olmak: simyanın ortaya çıkışı mesela. Bugün de aynı istek özümüzde saklı ve tüm davranışlarımız ve ortak bilincimizle bunu sergilemeye devam ediyoruz. Sonsuza dek!

    Robotlar gibi...

    Sonsuza dek var olmak.

    Hep değişerek.

    Yenilenerek.

    Gelişerek.

    Yani beni korkutan, İnsansı robotlar yerine, robotsu insanlar olmak. Sadece sonsuzluğa kadar yaşamak için....

    Kesinlikle! ani bir ölüm, robot olarak sonsuza dek yaşayarak ölmekten daha iyidir.
    #241344 vemvet | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0kişiye özel 
  10. “Uyandığın o günü hatırlıyor musun?
    Hatırlıyor musun?
    Bahar değildi.
    Ama içinden çiçekler açmıştın.
    Çok sıcak da değildi.
    Ama sen çıplaktın.”

    Bedenin senindir sadece. Bir yabancının bedenine sevginin uymayacağını düşünüyorsun. Bu nedenle, onun bir başkasının bedenine alışması için bedenini ona ödünç de veremezsin. Bir yabancının bedenine senin sevgin uymaz.

    Bu girdi bir çeviri, alıntı ve biraz yazarın yorumudur.
    Kaynak: youtu.be/...
    #241616 vemvet | 4 yıl önce
    0kişiye özel