Nazım hikmet ran şiiri. e-postama biryudumkitap.com gönderene kadar haberim yoktu varlığından. Herkesin ayrılışı ne kadar sıradan değilse bu da en fazla o derecede ilginç. Kırılan kalpler, seven, ama sevmenin yetmediğine inanan iki insan. Bazen sevmek zor gelir, bazen daha çok sevememek, bir şekilde biter bitmesi gereken. Bir pencere kapanır, sizin hayatınıza açılan, sizin yanyana başbaşa durup dışarı baktığınız o pencere. Sonra da bir kitap yere düşer. Sizi anlatan bir kitap. Ve kapanır. O yürür veya siz, veya her ikiniz. Yürümeye devam edersiniz.
Nâzım Hikmet Ran - Bir Ayrılış Hikâyesi
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana.
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini.
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak.
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak.
Kadın sustu.
Sarıldılar.
Bir kitap düştü yere,
kapandı bir pencere,
Ayrıldılar.