1. ...atalarım yarasaları öldürmek için baykuşları kullanmış.
    baykuşlar her yerde.
    ama unuttuğum bir şey var ki o da şu...
    baykuşlar gider gitmez yarasalar geri dönmüş.
    evet işte şimdi hatırlıyorum
    yarasalar aslında yalnızca mağaranın derinlerine saklanmış.
    en karanlık bölgelere...
    baykuşların dayanamayacağı yerlere.
    ve yarasalar geri döndüğünde...
    ....amaçları intikammış.

    Baykuşlar Divanı, Batman’ı ortadan kaldırmak için alışılmamış yöntemleri olan ve Batman ‘ın yıllarca gerçekliği hakkında masallar duyduğu ama varlığını kanıtlayacak delillere hiç bir zaman ulaşamadığı undergorund bir suç örgütü. Court of Owls, Batman ‘in bu örgüte karşı verdiği savaşın anlatıldığı hikaye.


    -- spoiler --


    çizgi roman dünyasının en nevi şahsına münhasır ve karanlık kentlerinden birisi olan Gotham, biliyoruz ki kara şövalye 'nin şehri. Hikayede bir kaç kez buna yapılan göndermeler de var, ancak işin aslının öyle olmadığı, Bruce Wayne ‘nin Gotham 'ı baştan yaratma projesinin ortaya çıkması ile kendini belli ediyor. Hikaye de biraz bu iktidar mücadelesinin çevresinde dönüyor aslında.

    Hikayeyi türkçe olarak jbc yayıncılık tarafından yayınlanan the new 52 ciltlerinden takip edebilirsiniz. The new 52’den yayınlanan İlk batman cildi zaten court of owls, ikinci cilt ise the city of owls. 2. Ciltte hikaye, macerasıyla toparlanmakta, ki aslında hikayenin can damarı da 2. Ciltte, özellikle de night of the owls’da yatmakta. Ben yazıda court of owls hiikayesini, night of the owls’la birlikte anlatıyorum, aslında night of the owls başlı başına bir macera; durum biraz karışık yani.

    Batman, DC ‘nin bir diğer amiral gemisi Superman ‘a nazaran hep daha karanlık resmedilmiş bir karakter ve bu durum elbetteki değişmiyor. Gene nefis bir atmosfer yaratılmış ve son derece karanlık bir Gotham (gerçek anlamda underground bir kötü söz konusu olması ekstrası olmuş) ortaya konmuş. Çizimler, çinileme, renklendirme on numara. Hikaye güzel ve kurgu da buna paralel kusursuz, yazarın olduğu düşünülecek olursa (bkz: ) tersini düşünmek zaten saçma olurdu... Çizimleri yapan Greg Capullo, alemin en karanlık karakteri ‘ı da çizmiş bir zamanlar, ki benzer bir hava var Batman’ de de. Fakat tekrar belirteyim, hikaye ve kurgu muhteşem, insan bırakamıyor okumayı, yani sürükleyicilik açısından hiç bir problem yok.

    Eğer hikayeyi jbc’nin yayınladığı ciltlerden takip edecek olursanız, ilk cilt olduğu için biraz giriş olmasından kaynaklı, ne Baykuşlar Divanı, ne de Batman hakkında çok fazla bilgi sahibi olamıyoruz, arada özellikle Gotham ve Bruce Wayne ‘in sülalesi hakkında ufak tefek bilgiler veriliyor, ki Baykuşlar Divanı ‘nın ilk derdinin Bruce Wayne ‘i öldürmek olması (ki burada ki ince nokta ikinci ciltte açıklığa kavuşuyor daha fazla) ve okurken anlaşıldığı kadarıyla Batman ‘i sadece bu uğurda aşılacak bir engel olarak görmesinden dolayı, sonraki ciltlerde özellikle Bruce Wayne özelinde çok daha fazla bilgi vereceği de anlaşılıyor hikayenin.

    Hikayenin en güzel taraflarından birisi de, Batman hayatının en sağlam dayaklarından birini yiyor ve muhtemelen tüm maceraları içinde en büyük psikolojik savaşını veriyor.

    Hikayeyi toparlamak açısından jbc’nin ikinci ciltte (city of owls) verdiği özet kısmını şuraya bırakayım. Benden çok daha net bir şekilde anlatıyor durumu:

    *Kuşkuları olmasına rağmen, Batman daha önceki araştırmalarında gizli bir örgütün Gotham 'a hükmettiğine dair herhangi bir kanıt bulamamıştı. Ta ki Baykuşlar Divanı 'nın efsanevi suikastçisi Talon, Bruce Wayne 'i belediye başkan adayı Lincoln March ile görüşmesi sırasında öldürmeye çalışana kadar.

    *Batman, geçmişi 19. yüzyıla dayanan divanın Wayne ailesine ait binalarının gizli koridorlarına saklanmış yuvalarını açığa çıkardı. Daha sonra Talon, Batman 'ı yakaladı ve divanın sadist eğlencesi için onu bir labirentte avlamaya çalıştı.

    *Batman divanın labirentinde kapana kısılmışken, baykuşlar ve Wayne ailesi arasındaki uzun süreli rekabetin ipuçlarını da keşfetti. Talon 'la giriştiği yorucu savaş sonra neredeyse canına mal olan bir firar gerçekleştiren Batman, düşmanına bahşedilen iyileşme yeteneklerinin de sadece soğukla kontrol altına alınabildiğini ve kullanılan diriltme yönteminden kaynaklandığını anlıyordu.

    *Bundan sonrasında da divan tüm gücüyle saldırıya geçiyordu. Geçmiş nesillerin de aralarında yer aldığı tüm pençeleri uyandırarak onları Gotham 'a saldılar ve ilk durakları da Wayne malikanesi olacaktı.

    Hikayenin gelişiminde, Batman dostları ile birlikte baykuşlar divanı’nın Gotham 'a saldığı suikastçilerin elinden yaklaşık 40 kişilik kurban listesinde isimleri bulunan, kentin ileri gelenlerinin hayatını kurtarmaya çalışır; kendi hayatıyla beraber.

    Asıl büyük düşmanı ise, bu suikast listesine kendi adını ekleyerek ölen, sonrasında divanın yöntemleriyle hayata tekrar dönen ve hakkı olduğunu düşündüğü mirası geri almak için batman 'la yüzleşen 'tır.

    Hikayede Wayne ile ilgili çok önemli bir detay verilmekte, ki bu da bir kardeşi olduğu. Ancak, annesi çocuğa hamileyken bir trafik kazası geçirir ve kaza sonrasında ancak bir gün yaşayabilen Bruce 'ın kardeşi hayatını kaybeder. Hikayenin bu kısmı akıllıca bir şekilde Baykuşlar Divanı ve Lincoln March 'a bağlanıyor ve ilerisi için doğabilecek kuşkuları su yüzünde bırakıyor.

    İşin içine night of the owls macerasını da katıp bir bütün olarak ele almamız gerekirse baykuşlar divanı hikayesi, kurgu ve çizim kalitesi olarak piyasadaki en iyi batman hikayelerinden birisi.

    Gotham 'ın da hikayenin geri planında ki önemli aktörlerinden birisi olduğunu söylemek lazım. Talon 'la yaptığı çarpışmadan çıktıktan sonra malikanesindeki şehir maketinin önünde dinlenirken Baykuşlar Divanı ve Gotham 'ı şöyle bir birine bağlıyor Bruce Wayne:

    " her zaman şehri tanımanın en iyi yolunun yere yakın olmak olduğuna inanmışımdır.
    kaldırımdaki çatlakları, ayakkabının altında hissetmek...
    karlar altındaki parkın o garip ışıltılı sesizliğini...
    üçüncü cadde üzerinden geçen trenin tıslayarak saçtığı kıvılcım yağmurunu...
    gecenin geç saatlerinde göz kırpan trafik ışıklarını.
    ne kadar yanılıyor olduğumu ancak geçen bir kaç hafta içerisinde anlayabildim.
    çünkü artık biliyorum ki tüm hayatınızı gotham'ın derinliklerinde, onu içeriden tanımaya adayabilir...
    ...ve hakkında yine de hiçbir şey öğrenemeyebilirsiniz. "
    Batman 'ın, Baykuşlar Divanı ve kendi geçmişine ışık tutan sözleriyle bitirelim :
    " büyük dedektif Henri Ducard, bir keresinde bana bazen bir olayın üzerindeyken bir hisse kapıldığıdan söz etmişti...
    Birdenbire parçaların yerine oturduğu ve aradığın cevabın gözünün önünde oluşmaya başladığı anda hissettiğin bir şey.
    Ducard bu hissi “hatırlamak” olarak nitelendirdi. yeni bir şeyin keşfi değil de başından beri bildiğin bir şeyi hatırlamak gibi. Gözünün önünde olan bir şeyi.
    Ducard bu hissin, aradığın cevabı bulmak için en iyi gösterge olduğunu söylemişti. "



    -- spoiler --
    #51880 fly | 8 yıl önce (  8 yıl önce)
    0çizgi roman 
  2. Okumadım ama, zaten ne piyasada uygun türkçe basım var ne de bende para keza internette de yok bildiğim kadarıyla, internetten araştırdığım kadarıyla batman'i sağlam haşamat etmiş grup.
    -- spoiler --


    Galiba bu grubun başındaki de new 52 hikayesinin getirdiği değişiklikler nedeniyle batman'in kayıp kardeşi.


    -- spoiler --

    Not: Yanlışım varsa yorumda belirtin.
    #51897 robert frippin sandalyesi | 8 yıl önce (  8 yıl önce)
    4çizgi roman