dog day afternoon ile "en iyi orijinal senaryo" dalında oscar'ı bulunan, 2012'de hayatını kaybeden frank pierson'ın pek bilinmeyen 2001 yapımı filmi. aslında film, bana göre tam bir belgesel ama dram diye geçiyor çoğu yerde. ayrıca, kadrosunda bulunan stanley tucci'ye altın küre getirmiş, bafta'da da en iyi dram dalında ödül almıştır. bu ödüller bile popülerliğini artıramamıştır.
konusu, nazi almanya'sını merak edip araştıranlar için oldukça dikkat çekicidir. wannsee konferansı da denilen, berlin kırsalındaki bir malikane de yapılan bu toplantıdan, katılımcılarından olan "martin luther" isimli dışişleri bakanlığı'na bağlı bir müsteşarın 1947'de üzerinden çıkan bir davetiye ile haberdar olunmuştur. yani, 1947'ye kadar bu toplantının gerçekleştiğini, katılanların neler konuşup neleri karara bağladıklarını bilen yoktu. bu toplantı, elbette, adolf hitler'in planlarını aktarmak adına, en sevdiği adamlarından biri olan general reinhard heydrich* tarafından, dönemin yarbayı adolf eichmann'a organize ettirilmiştir.
bizim ülkedeki "kanlı mı olacak, kansız mı?" hezeyanına benzeyen o dönemki "elimizin altındaki yahudileri kısırlaştırsak mı, yoksa zehirli madde enjekte ederek komple öldürsek mi?" tartışmasının son olarak karara bağlandığı toplantı budur. zaten katılanlara bu konu hakkında astlarına ve çevrelerine kesinlikle bilgi vermemeleri, üstlerine de "eğer sorulursa" bilgi vermeleri söylenmiş, toplantı kayıtları yalnızca katılanlara ulaştırılmış ve okuduktan sonra imha etmeleri söylenmiştir. 1947'ye kadar hiçbir ülkenin gaz odalarından haberinin olmamasının nedeni budur (uluslararası çerçevede).
tarihi gerçekleri bir kenara bırakayım ve filmden bahsedeyim, zira daha geniş açıklamayı benden daha bilgili yazarlar "wannsee konferansı" başlığını açarak yapabilir. filmin kadrosu gerçekten müthiş. bir tarihi belgesel için bundan daha iyi bir kadro oluşturulamazdı bence. general heydrich rolünü mükemmel canlandırmış kenneth branagh, yarbay eichmann rolüyle adeta akıl okşamış stanley tucci, binbaşı rudolf lange rolüyle "okumuş asker"i damardan vermiş barnaby kay ve dönemin başbakanı dr. wilhelm kritzinger'i, şüpheciliğini doruk noktaya çekerek canlandırmış david threlfall'ın oyunculukları ders olarak okutulmalı bence. yamulmuyorsam 15 kişiden oluşan as kadroda (toplantıda söz alan herkes) rolünü kötü canlandırmış, "aga bak, burada adam deli gibi sıçmış yaae" denilebilecek hiçbir sahne yok. zaten toplantının gerçekleştiği malikanenin içindeki kasvetli ortam o kadar gerçekçi ki, heydrich'in her sigara yakışında ben de sigara yaktım. o kasveti, vicdansız kararları bilinçli olarak vermeyi, führer'in kulu-köpeği olmayı müthiş göstermiş yönetmen.
şu filmleri televizyon filmi* olarak çıkartmasalar da, vizyonlara girse; hatta, bu dönemi konu alan festivallerde sık sık gösterilse ne iyi olur. yok ama, yeterince sanat yok bu filmde sanırım(!); o yüzden fularlı sinema eleştirmenleri böyle her yönden eğitici filmleri (hem tarihi gerçekleri okumadan öğrenmek isteyenler için hem de oyunculuğa merak salmış gençler için) dikkate değer bulmuyorlar, sık sık gündeme getirmiyorlar. benim bilgim oldukça az bu konularda, bilen eleştirsin. ben, filmi kıt tarih bilgisiyle izleyen sokaktaki insanım.
nazi almanyası'nı araştırmaktan hoşlanan, tarih kitaplarının ikiyüzlü açıklamalarından bunalan ("naziler bilgisiz, kültürsüz, aşağılık varlıklardır" algısını yerleştirmeye çalışan tarih kitaplarına nalet olsun) herkese önerimdir. geçireceğiniz yaklaşık 1 buçuk saatlik süre içinde tarih bilginize adeta masaj yapacak bu film.
2003 yılında kurulmuş olan macar demo grubu. YouTube üzerinden veya conspiracy.hu... adresindeki sitelerine giderek bu abilerin aşmışlık seviyesini görebilirsiniz. Bir bunların, bir de FAIRLIGHT'ın çalışmalarını gördükçe, insanlarda oyun şirketlerinin oyun boyutlarına da el atacak bir eleman için kesenin ağzını açmaları gerektiği gerçeğini düşündürür. El insaf kardeşim bu oyunda 200 GB'lık ne var? Bak adam 64KB içine neler sığdırmış: youtu.be/...