1. Türkçe'ye "Uymacılık" olarak çevrilen sözcük. Toplumla ve sistemle Uyumlu olma, genel kabul gören kalıplara girme, muhalif ve sivri tavırlar sergilemekten çekinme olarak açıklayabiliriz konformizmi.

    Çoğu insanın yanlış kullanımının aksine "konforuna, rahatına düşkün" demek değildir.

    Ben oldum olası sevmem insanları ve de korkarım bu tiplerden.
    her şeye "tamam" diyen, herkesle iyi geçinen, her ortama uyum sağlayan gibi insanlar tehlikelidir. Sistem insanıdırlar. Çıkarlarına göre bugün burada yarın diğer tarafta olabilirler. Genelde güçlünün yanında yer alırlar. lerle aynı soydan gelirler. O yüzden tehlikelidirler.

    insanın bi çizgisi, bi tarzı, bi duruşu olur yahu, her kalıba girmek de neyin nesi.
    #49124 petra von kant | 8 yıl önce
    0felsefe terimi 
  2. uysallık ve yalnız kalma korkusunun getirisidir.

    kişi, bazı ortamlarda "beni dışlarlar" deyip fikirlerini kendisine saklar. daha sonra da "bak, herkesin duymak istediklerini söyleyince ne kadar da seviyorlar beni" derler. böyle böyle kişi artık çevresindekilere göre hareket etmeye başlar.

    sanırım buradan japonların büyük çoğunluğunun konformist insanlar olduklarını çıkartabiliriz. zira japonların çoğu başkaları için yaşarlar daha çok.

    kierkegaard da bir seferinde insanlara sadece duymak istediklerini söylemiş ve eve gidince yaptığından hem utanç duymuş hem de gerçekten bir mide bulantısı hissetmiş. bir daha böyle yapmamaya karar vermiş.
    #126697 jean baptiste de la rose et la croix | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    0felsefe terimi 
  3. konformizm, yüce tdk'nin yapmış olduğu tanıma göre, uymacılık olarak türkçeye çevrilen kelime. başka bir tanıma ihtiyaç bırakmayan dil kurumundan öğrendiğimiz üzere de fransızca conformisme kelimesinden türkçeye geçmiş bulunmakta.

    konformizm çağımızın, farkında olunsun olunmasın, en yaygın ideolojilerinden biridir. sıklıkla konforuna düşkün olmak yanılsamasıyla karıştırılmış bir şekilde kullanılsa da, çok küçük bir temas noktasından öte konfor ile bir alakası yoktur konformizmin. hatta o da, yok bile sayılabilir. yani konformizm ne değildir ile başlamayı denersek konformizm tanımını yapmaya, rahatına düşkün demek değildir, diyebiliriz elbette.

    konformizm, ilkesel veya pratiksel; toplumsal koşullarda kabul görmüş ya da hegemonya kurmuş birtakım özelliklere karşılık vermeme, buna boyun eğme ve itaat etme, bu karakteristiğe uygun davranma biçimidir. bu biçimi uygulayan kişiler ise, olarak tanımlanır.

    konformizm içerisinde her ne kadar cinsiyet, kültür, inanış, yaş gibi birtakım dinamikler bulunsa da günümüzde bunların hepsini aşan bir bütünlük var olmaktadır. geçmiş dönemlerde bu dinamiklere yönelik, farklı değişkenli birçok deney yapılmıştır. bunlardan birisi, polonya kökenli psikoloji uzmanı tarafından yapılan deneydir. deney bir oda ve altı bireyden oluşmaktadır. her farklı tekrarda bireylerden beşi deneyden haberdarken yalnızca denek haberdar değildir. deney basit bir görsellikten doğan, son derece açık ve yanıtlanabilirliği kolay sorulardan oluşmaktadır. ilk üç soruya bütün bireyler doğru yanıt verir. 4. soruda ise odadaki beş kişinin kasti olarak yanlış cevap vermesinin ardından deneğin de yanlış olarak yanıtladığı görülür. denek sorunun cevabını bilmesine rağmen yanlışı seçmiş, toplum tarafından dışlanmak kaygısı gütmüştür. odadakilerin yanıtlarının ardından deneğin gizli bir şekilde yanıt vermesi istendiğindeyse, yine kasti olarak verilen yanlış yanıtlar olmasına rağmen bu sefer denek, oransal olarak baskın bir biçimde doğru yanıtlar vermektedir. bu deney, farklı birçok denekte aynı sonucu doğurmuştur.

    yukarıda bahsi geçen deney gibi birçok deneyden bahsedilebilir. günümüzdeki konumlanışıysa üst paragrafın ilk cümlesinde değinildiği üzere çok daha bütünsel ve kapsayıcıdır. 20. yüzyılda yükselişe geçen liberalizmin insanlara bireyin ve özgürlüğün önemini sıklıkla propaganda etmesi, bununla birlikte gta adlı oyun serilerinin karşılıklı oyun kısmında yazdığı üzere "öldürmezsen öldürürler," fikrinin yaygınlaşması, insanların kendi amaçları ve çıkarları doğrultusunda tavır almalarını merkeze koyar. bir bilgisayar oyununda dahi böylesi bir söylemin gelişmesi, ekonomik olarak da ağırlığı olan kesimin bu fikriyatı yaygınlaştırması, toplumdan öte bireyin kazanımlarını daha ileri bir seviyeye çeker. bu noktada devreye ise konformizm girer. toplumsal anlamda dışlanma kaygısı, ötelenme ve birey olarak yok olma endişesi, hiç olmayacak bir biçimde bireyin kendi konumlanışına zarar gelmemesine yönelik tutumlara sevk olmasını doğurur. yaygın bir biçimde dinlenilen müzikler, okunulan kitaplar, izlenilen diziler birey tarafından beğenilsin beğenilmesin artık sahiplenebilir bir hale gelmiştir. avrupa solu'nun yaygın olarak düştüğü nokta da aynı zamanda konformizm olarak adlandırılabilir. liberalizm ile harmanlanan bir sol, bu noktada toplumun almış olduğu kararlara saygı duyacağını belirterek ilkeleri bir kenara koyup konumlanış alır. nitekim artık söz konusu olarak önemli olan yaygın olduğu bilinen fikir, kültür ve tarzdır.

    yazarın subjektif katkısı:
    konformizm insanların sorgulamasına, düşüncelerini ilerletmesine ve hatta herhangi bir konuda tavır almasına karşılık dengeleyici, daha doğrusu yok edici bir tutumdur. günümüzde en çok popüler kültürle beslenen bu tutum görece "bana dokunmayan yılan, bin yıl yaşasın," düşüncesiyle aklanmaya çalışılsa da insan olmanın gerekliliklerini gün geçtikçe eritmektedir. beethoven gibi bir besteci, gogol gibi bir yazar neden çıkmaz şu anda, diye sorarız hep. elbette farklı konjonktürler söz konusudur bu noktalarda. mesela dönemsel farklılıklar... fakat beethoven, yapacağı müziği baltalayacak yaygın bir müzik tarzının varlığına rağmen var ediyorsa bestelerini veya gogol, zamanında hakim olan bir edebi akımın olmasına karşın çağ atlatan bir kitap ortaya koyabiliyorsa; bunda en büyük pay bedenlere biçilmiş gömleği giymeyi reddetmelerindedir.
    #179157 docendo discimus | 5 yıl önce
    5felsefe terimi 
  4. (bkz: )
    #179165 idealistkuzu | 5 yıl önce
    2psikoloji terimi