sözleri gülten çiçek'e, müziği sinan özşeker'e ait olan, 1993 yılında dağlarda kar olsaydım isimli albümde yer alan, müslüm gürses'in arabesk tarihine damga niyetine vurduğu şarkısı.
özellikle nakaratı 2. kez söylediği vakit ortaya öyle bir duygu fırtınası çıkıyor ki gözleri yaşarmaması imkansız hale geliyor.
ilk ve son aşkımdın gençlik çağımda sevgi çiçeğimdin gönül bağımda öyle yer etmiştin kalp otağımda sıla mı gurbet mi adını sen koy
tuna kiremitçi'nin senaryosunu yazıp yönettiği 2009 yapımı türk filmi. "ıssız adam v2.0" olarak da görülebilir ama asıl sorun "sevenin sevdiğini elinden alma gücü"nün dibine konulmuş korkunç dinamit gibi geldi bana. kiremitçi de zaten "200 bin kişi izleyiciyle gişe yapmıştı ama resmen tek filmde adımı sildiler türk sinema sektöründen" diye ağlıyor yıllardır. eh, ıssız adam'dan önce bu film çıksaydı belki olurdun be tuna, boşuna ağlama.
can ile aybige'nin aşkını görüyorsunuz. sonra kadraja arabeskin diblerinde acılar çekmiş ılgaz ve abisi hasan giriyor. can'ın ailesinin zenginliği başınızı döndürmeye başlarken, can'ın en iyi arkadaşı olan ılgaz ile aybige'nin birbirlerinden nefret etmesi başlıyor. devamı ise spoiler olacak tabii, susayım burada. senaryosunu mu önce yazmış kiremitçi, yoksa romanı mı; bilmiyorum. eğer romandan uyarlandıysa, bi' yapımcı (ki ömer durak oluyor bu) "ya tuna, aybige'nin duygu değişimlerinin bu ülke için biraz fantastik kaldığını düşünmüyor musun?" diye sorar en azından. ama bunu soran sadece seyircilerin büyük kısmı ve eleştirmenler olmuş. ayrıca, bu ülkenin bin yıldır beslendiği topraklarda "ama abi sevdim"'in alt yapısı hiçbir zaman sağlam olmadı. kiremitçi bunu da unutmuş ya da yok saymış. ya kıskanıp birini öldüren ya sevdiğini öldüren ya illegale koşan ya toksik ilişki seven ya egoizmin doruklarında yaşamaya alışmış ya arabesk kültürün içinde büyümüş insanların dillerine pelesenk olmuş bi' laf olarak kaldı bu. sevmenin içindeki parçaların her birinin önemini anlatabilen filmlerin değerini kaybettiği bir yüzyılda kiremitçi'den bu değeri yükseltmesini beklemek boşa çaba tabii. gene de insan senaryoyu incelerken "ulan, bi' yerde hata mı yapıyorum? aybige doğru nedenler üzerinden mi konuşuyor? ılgaz çok karton ve yapmacığı suskunluğundan akan bi' karakter olmadı mı?" falan der ya. filmin en güzel yeri bence melis birkan'ın müthiş güzelliği ve yılmaz büyükerşen'in "deli mi bu?" repliği. ahmet mümtaz taylan'ın çoğu yerde övülen oyunculuğunu bile abartılı bulabilirsiniz çünkü filmin temposu yok. bu temposuzlukta iyi oyuncu da göze oldukça cringe gelebilir.
"iyi ki gişede batmış da, kiremitçi'nin türk sineması üzerine kurduğu ıslak hayallerini izlemeye devam etmemişiz" diye düşündüm ben film bittikten sonra, odin affetsin. müslüm baba'nın şarkısından devam edin siz, bulaşmayın bu filme.
peşin not: filmin melih kibar'lı, demet sağıroğlu'lu müziği ni de beğenmedim ben ama bir kısmınızı etkileyebilir. gene de filmden etkilenmenizi sağlamayacak bu. o da aklınızda olsun.