havada ilk yağmur damlası görülür görülmez mantar gibi biten seyyar şemsiyeciler var. yağmurdan korunmak için kullanıyoruz bu aracı. ve lakin ilk şemsiyeler gölge sağlayarak güneşten korunmak amacıyla kullanılmıştır. nitekim şems, lisan-ı arabide güneş demektir. yaz aylarında memleketimizde de bolca gördüğümüz japon turistler halen yazlık şemsiyeleriyle gezerler. ya da plaj şemsiyeleri vardır. iki şezlongla birlikte günlüğü nerden baksan elli lira. sonraları bu araç yağmura karşı da kullanılmaya başlamıştır. fransızca ismi parapluie doğrudan bu amacına işaret eder. güneşten koruyanlar parasol'dür. şemsiye'yi yağmurdan korunmak için kullanmak ancak kumaşın suyu sızdırmamasını sağlayacak uygulamaların icadıyla mümkün olmuştur. antik çağlardan başlayarak mısır, mezopotamya, yunan, roma, çin ve hint kültürlerinde güneşten korunmak için kullanılan şemsiyelerin yağmurdan korunmak amacıyla su geçirmez hale getirilmesi avrupa'da 17-18. yüzyıllarda gerçekleşmiştir. halk tarafından yaygın kullanılabilen bir ürün olması 1800'lü yılların ortalarına kadar uzanır.
Bir sapın üzerinde esnek tellere gerilmiş, açılıp kapanabilen, yağmur ve güneşten korunmak için kullanılan, su geçirmez kumaştan yapılmış taşınabilir eşya, güncek.
Örnek kullanım: iki dirhem bir çekirdek kadınların başlarında şemsiye, ellerinde de yelpaze. (S. Birsel)
çinliler tarafından hala güneşli günlerde kullanılan eşya. sebep olarak da, güneşin zararlı etkilerinden korunmanın yanı sıra, esmer insanların köylüler olduklarını, köylü gibi görünmemek için güneşten korunduklarını söylerler .
asya (belki genellemeden sadece çin demeliyim) kültüründe açık ten, özellikle kadınlar için, yüksek sosyal sınıfı temsil eder. teni koyulaşmış insan güneş altında çalışmak zorunda kalmıştır. o yüzden tenlerini beyazlaştırmak için kozmetik ürünlerinden tutun da, güneşten kaçmaya kadar her yolu denerler. hatta güneşi görünce çimlere uzanıp güneşlenen avrupalı insanlara "ne yapıyor lan bunlar" gözleriyle bakarlar.
Az önce bankaya gitmek için dışarıya çıkmamla beraber, türkiye'deki kullanım amacının yanlış anlaşıldığına karar verdiğim eşya.
17 sene boyunca lisanslı ve milli takım düzeyinde, orta-ağır sıklette profesyonel boks sporu yaptım. Birçok eski tekniğe ilaveten, güncel ve modern antrenman teknikleri ile birlikte hız, güç, refleks antrenmanları neticesinde türlü turnuvalarda olmak üzere ringde, sokakta, aklınıza gelebilecek her yerde dövüştüm.
Ama, az önce 500 metrelik yürüme mesafesinde yaşadığım zorlukları hiçbirisinde yaşamadım. Gözüme saplanacağını son anda fark etmemle beraber belimden fare yavrusu gibi vicik vicik sesler çıkacak şekilde salvolar attım; tam boydan, diz seviyesine 1 saniyede indim, survivor elemelerinde görülmeyecek maceralardan geçtim, kanguru gibi kaldırımlardan kaldırımlara zıpladım, olduğum yerde gardımı alıp şemsiyeye seri yumruklar savurdum ve sağ salim şirkete döndüm
Şu eşyayı kullanmayı öğrenin lütfen. 3 kilo olmuş muhabbet kuşu gibi kafanızı önüne eğerek yürüyünce yağmurdan korunmuş olabilirsiniz ama diğer insanların sağlığını tehlikeye atıyorsunuz.
Kullanmayı beceremiyorsanız da kafanıza poşet geçirin, ne bileyim başka yöntemler bulun. Bu yağmur bir tek size yağmıyor, etrafınıza bakın; ölmezsiniz.