sanat dalları içinde en hafife alınanı olabilir. oysa fotoğraf çekmek sanıldığının aksine çok ciddi bir iştir.
öyle fotoğrafçılar vardır ki, fotoğrafları konuşur, güler, ağlar. öyle fotoğraflar vardır ki çok acayip, çok gerçek öyküler anlatırlar tek bir karede. bazen olduğundan daha mavidir gökyüzü, bazen olduğundan daha hırçındır deniz. "o an" dır fotoğraf ve "o anı yeniden yaratmaktır" fotoğraf çekmek. özetle yaşamı hafızaya almak, tarihi arşivlemektir.
uzun süredir alanında çalıştığım ancak kafamdaki kareyi bir türlü netleştiremediğim bir olgu. birbirine benzer kareler o kadar çok çekiliyor ki, içimden fotoğraf çekmek gelmiyor. günümüzün getirisi olan, çok like almak için sokak sokak sümüklü çocuk peşinde koşanlardan tabanlara kuvvet kaçıyorum. fotoğraf çekmek, güzel bir kare yakalamak değildir zannımca.
bir sanat dalı olarak yaklaşıldığında derinliği en fazla olan, ve bir şeyi kağıt yüzeyine sıkıştırarak anlatabilmek bil ve birikim gerekiyor. deklanşör düğmesine işaret parmağına sahip herkes basabilir ve çekebilir. ancak deklanşöre basarken, görünenin ardındaki gün ışığına çıkarabilmek, sahneyi bir tiyatro oyunu olarak izleyiciye sunabilmek aklı ve bilgiyi ön plana çıkarıyor.
zırt pırt fotoğraf çekmek yerine, önce üzerinde tartıştığım bir şeyi nasıl anlaşılır kılarak, yüzeye yansıtabilirim diye ter akıtıyorum. özellikle portre çalışmalarında, kurgu yaratabilmek, nesnelerin değerlendirilmesi için konular, fikirler, hayal gücü verebilmek, derin bir birikim istiyor. bir de çekmek için araç bulmak güçleşiyor. güvenilirliği azaldı git gide. insanlarla çalışmak istediğimde gözleri büyüyor. diğer türlüsü ise cebindeki paraya bakıyor. paran varsa modellerle anlaşıp pekala çekim yapabilirsin. ancak benim amacım küçük insanları anlatabilmek. özel ve kişisel bir alan olduğu için, çekimlere evet diyecek bir insanın çıkması çok az ihtimaldir. bu yüzden kameranın karşısına kendim geçiyorum. yine de vizörden bakıp sahnenin karenin içinde nasıl durduğu konusunda fikirsizliğim yüzünden biraz zaman kaybı ve kötü fotoğraflara neden oluyor.
yakın zaman analog çekimler yaptım. karanlık odada filmleri yıkayıp kuruttum. baskıya verdim seçtiklerimi. elime geçer geçmez paylaşacağım sizlerle de. karanlık odada kendi fotoğraflarımı yıkarken aldığım haz ve keyfi hiçbir yerde yaşamayacağım sanırım.
Katalog ve kişiye özel şahsi çekimler yapıyorum. Kendi çapımda. İmkanım olsa dünyayı gezip tüm hayatım boyunca fotoğraf çekebilirim. Tabi günümüze aynı işi telefonlar da görüyor. Ben hoşlanmam, hatta neredeyse hiç çekmem. Çünkü makine ile çekmenin hazzı başka. Arada fark var.