filmi izlerken ara ara çok ağır küfürler ettim joaquin phoenix 'e...
o kadar eşsiz oynuyor ki adam, sadece bu adamın oyunculuğu için tekrar tekrar izleyeceğim bu filmi ileride, ve günün birinde en çok izlediğim filmler arasında ki yerini alacak.
film çok basit birkaç ana fikir üzerinden gidiyor aslında. teknoloji, bireyin yalnızlığı zart zurt, kişiden kişiye farklılıklar gösterebilecekken filmden çıkarılabilecekler, temelde değindiği bir kaç nokta var.
benim açımdan en önemlisi, insanın kalbindeki / ruhundaki boşluğun doldurulabilmesi için gerçekten ikinci bir kişiye, aşka, yada fiziksel bir ilişkiye ihtiyaç var mıdır?
derdi olan ve bunu son derece basit ve etkileyici şekilde anlatan , sitilize bir film. sanat yönetiminden oyunculuklara kadar her şey kusursuzdu benim açımdan. oturup zerre sıkılmadan, sürekli cevaplar arayarak izledim filmi. joaquin phoenix 'in de etkisi büyük bunda elbetteki başta da değindiğim gibi. oyunculuk ku-sur-suz.
daha önceleri çok beğenmediğim, yetenekli mi değil mi karar veremediğim, güzelliği sayesinde parsayı topladığını düşündüğüm scarlett johansson 'da filmin bonusu olmuş. sesiyle karaktere gerçek anlamda hayat vermiş, resmen sesiyle rol yapmış. hani böyle bir oscar ödülü falan olsa, direk alırmış bu filmle.
scarlett johansson'ın filmde sadece sesiyle var olmasına rağmen, roma film festivalinde "en iyi kadın oyuncu" ödülünü almış olduğu güzel film. haliyle böyle bir ödülü sesiyle kazanan ilk kişi olarak sinema tarihine geçmiştir.
kanımca kadın-erkek ilişkisi üzerine yapılan gelmiş geçmiş en iyi filmler arasında, belki de en iyisidir.
öncelikle filmdeki yapay zekayı saçma bulan yetersizler için belirteyim ki, filmin harika diyalogları yapay zeka ile kurulmuş olsa da, gelişmiş teknoloji veya yapay zeka filmin içeriğinde yer almıyor. o sadece değinilmek istenen konulara ulaşabilmek amacıyla diyaloğu oluşturmak için kullanılan bir araç.
peki bu film neden aşk üzerine yapılanlar arasında bu kadar başarılı? onun sebebi de ilişkilerdeki kilit noktaları vurguluyor olması... örneğin,
"bedenden bağımsız, salt zihin ile ilişki yaşamak mümkün müdür? zihinsel uyum parametresi, bir ilişki için gerek ve yeter şart olabilir mi?"
"aşk -en azından insanlar tarafından tarif edildiği şekilde- bir saçmalık mıdır, yoksa mantıklı bir açıklaması var mıdır?" “insanın aynı anda birden fazla kişiyi sevip, onlara bağlanması mümkün mü?”
"insanın aynı anda birden fazla kişiyi sevip, onlara bağlanması mümkünse bu doğru mu? doğru değilse yanlış bunun neresinde?"
"sevgiyi bölüştürmek insana neden rahatsızlık hissi verir?"
"don juan olmak aşkın neresindedir?"
"aşk durumu ile tarif edilen ilişkilerin gücü, bireylerin değişmesi ve birbirini daha yakından tanımaya başlamasıyla birlikte zayıflamak durumunda mıdır?" . . . vs
kurgudan, müziklerinden, yönetmenin başarısından, joaquin phoenix'in oyunculuğundan söz etmeye gerek görmüyorum bile...
"yha ama film çok uyuşuk" diyen demet akalın tipi kadınların veya ibrahim tatlıses minvalindeki adamların eleştirilerini boş verip izleyin derim.
scarlet ablamın ses tonuyla kendisine hayran bıraktırdığı film. o sesle şu anda biri arasa ve beni hiç göremeyeceksin fakat ölünceye kadar konuşalım dese tamam derim.
Joaquin Phoneix'in muhteşem oyunculuğuyla hatırlanması gereken 2013 tarihli romantik filmdir. Filmin ana karakterinin tek başına sırtlandığı bir senaryoya sahiptir. Bu yönüyle her oyuncunun kolaylıkla hakkını verebileceği bir başrol içermediği söylenebilir. Modern zamanın yalnızlık psikolojisini ve insanın inkar edilemez bağlanma ihtiyacını çok net anlatabilen bir filmdir.