12 Aralık 1916-13 Haziran 1987 tarihleri arasında yaşamış olan yazar, çevirmen ve düşünür.
sürekli artan miyopu yüzünden bir süre sonra görme yeteneğini tamamen kaybeder. gözlerini kaybettikten sonra yazı çalışmalarını artırmışsa da okumak istediği kitaplardan pek azını okuyabilmiş, görmek istediği şehirlerlerden sadece istanbul'u görebilmiş. hep hayalinde yaşattığı paris'e gözlerini kaybettikten sonra tedavi için gitmişse de oraları görmeye nail olamamış.
*****
"gören hangi hakla yalnızlıktan şikayet edebilir? mevsimler bütün işveleriyle emrindedir, renkler bütün cilveleriyle hizmetindedir. çiçekler onun için açar, şafak onun için pırıldar. gutenberg matbaayı onun için icat etmiştir. hugo o okusun diye yazmıştır şiirlerini. şehrin bütün kadınları onun için giyinip süslenir. çocukların tebessümü onun içindir."
semavî kitapların emri: "öldürmeyeceksin". hristiyan avrupa, en sefil çıkarları için dünyanın bütün mandarenlerini öldürdü ve öldürmeye hazır. goethe: "ya örs olacaksın ya çekiç" diyor. şark, sadi'den gandhi'ye kadar aksi kanaatte: "yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez." kim haklı?
(cemil meriç-bu ülke)
******
ne kadar cesur olursak olalım, yokluk bizi ürkütüyor. iz bırakmadan silinmek, bir kurbağa gibi gebermek, bütün rüyalarımızla, bütün acılarımızla yok olmak... insan zekâsı bu kadar trajik bir sonu zor kabul ediyor. vücudumuzu aşmak, 'ben'in dar ve sevimsiz geometrisinin ötesine geçmek, sonsuza yönelmek, bir insana sarılmak, hatıralarda yaşamak: işte aşkın, dinin ve kahramanlığın kaynakları. sessizce solan bir menekşenin kaderi bize cazip gelmez.
(cemil meriç-jurnal)
******
gözyaşlarından inci yapmak... şairin kaderi bu. bu incilerin bir sevgili kahkülünde pırıldadığını görebilmek de en büyük mükafatı.
overrated biridir gözümde. sevilecek bir yönü varsa senin benim gibi bir insandır, bizdendir yani, bizim gibi bakar kimi şeylere.
hele de son 20 yıldır kendisine tutunacak bir şeyler arayan muhafazar kesimin hazine bulmuş gibi üzerine atlamasından sonra iyice soğudum şahsen isminden.
fransızca'dan tercümeler yapıp batı medeniyetlerini araştırdı. "kırk ambar" adlı eseriyle milli kültür vakfı ödülünü aldı. ayrıca aruz ve hece ölçülü şiirleri de var. "bu ülke" adlı denemsi önemli^^
''Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım: Karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi! Düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı bu ülkede, düşünce adamı nasıl çıkar?'' "Mezar taşlarına konser veren adam kemanın sesiyle kendinden geçebilir ve taşlar dinlemesini bilmeseler de susmasını bilirler... sen tasların diş gıcırdattığı-uluduğu-yılışık kahkahalar attığı-homurdandığı bir ülkede yaşıyorsun... "
ve daha pek çok mükemmel ifadelerin ve müthiş tespitlerin sahibi. Vefatının üzerinden onlarca yıl geçti, hala aynı dipsiz mahzendeyiz. Düşünce dünyamız (var mı öyle bir dünya) onun koyduğu tuğlalardan bir fazlasına bile sahip değil. Ve tahammülsüzlük olanca çirkinliğiyle had safhada.
Balzac hayranı bir yazar, şairdir. Kör olduktan sonra tedavi için gittiği fransa da koridorda onu başından salan insanlara sinirlenip mükemmel bir şekilde fransızcasını konuşturmuştur. Yanlış hatırlamıyorsam bir konferansında cafer vayni doktorlar meriç’e “bizim dilimizi bizim gibi konuşan yabancı birine yardım etmek bizim için şereftir.” Diye dediğini söylemişti. Gözlerinden ameliyat olduktan sonra tedavi sürecinde kafasını duvara çarparak artık görme ihtimalini sıfıra düşürmüştür. Ama bıkmamıştır, Yazılarını yazmaya devam etmiştir fakat kendisi yazmamıştır kendine bir katip tutmuştur meriç söyler katip yazarmış...